68
Şair, ‘şimdi’ye ve ‘geçmiş’e birlikte bakıyor. ‘Şim-
di’nin olumsuz durumuyla ‘geçmiş’in parlak görün-
tüleri arasında karşılaştırma imkânı veriyor. Tarihin
derinliklerine gömülmüş, kehkeşanlara kaçmış eski
güneşler, tarihî Türk büyükleridir. Anadolu’nun
manevî mimarlarından Yunus Emre, tozu dumana
katan akıncı orduları; yani “Necip Fazıl’ın anlayışıy-
la mana ve madde kahramanları. Bu arada coğrafî
anlamda yine büyük Osmanlı hinterlandını üç neh-
rin simgeselliğinde veriyor: Sakarya, Nil ve Tuna.
Sakarya, Anadolu’nun; Nil, Orta Doğu ve Kuzey
Afrika’nın; Tuna da Balkanların simgesidir. Buralar,
Osmanlının hâkimiyet alanlarıdır. Şair, Türk-İslam
tarihinin ihtişamını ve bugün onlardan eser kalma-
yışını değişik unsurlarla hatırlatırken, hem bir ha-
yıflanma içindedir hem de yeni bir hamle için zemin
oluşturmaktadır. Bu yeni nesle tarihsel anlamda öz-
güven oluşturma zeminidir. Büyük bir tarihi yapan
milletin çocukları tarihî misyonuna uygun olarak
yeniden
Büyük Doğu
’yu kurabilir. “Giden şanlı akın-
cı, ne gün döner yurduna?” sorusu aynı zamanda
bir çağrıdır.”
70
Kesit XII
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurduna
garipsin, öz vatanında parya!
Vicdan azabı
tamlaması bir yandan kitabının adı olan
ve şii- rinde sıkça karşılaştığımız
Çile’
de, bir de suç-
luluk duygusunda açıklamasını bulurken, öbür yan-
dan Sakarya’nın “
gençlik
” olarak verilen açıklamala-
70 Nurullah Çetin; a.g.y., s. 97.