74
Kesit XVII
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böy-
le gelmiş, bu dünya böyle gider!
Yazgının bireyin özünü yoğurması, şairin inancıyla
çelişir. “Yazgı özü belirlemez. Yazgı, insanın özü-
nün ve ömrünün akışının yüce irade, gerçek öz ta-
rafından bilinmesidir İkinci dize, diriltmeye çalıştı-
ğı, canlandırdığı, isyan ettirdiğine, bu kez her şeyi
oluruna bırakmayı, miskinliği önerir. Dünyayı de-
ğiştirmek olası değildir diyerek. Bu iki dizede, şii-
rin bütünlüğü dikkate alındığında tutarsızlık vardır.
Dizelerdeki ‘ç
ekilecek acılara, çilelere aldırma, biz böyle
yaratılmışız, bize düşen hep huzursuzluk, çatışmadır
’ an-
lamı şairin düşünsel dünyasına aykırıdır.”
74
Dizelere
göre mademki dünya değişmezdir, o halde siyasal
anlamdaki onca çile ve karşıt görüşteki insanlarla
bunca kavga anlamını yitirmez mi?
Kesit XVIII
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yatak ve havuz durgunluğu, ölümü anlatmakta-
dır. Yazarın bu şiiri Ankara’dan İstanbul’a giderken
trende tasarladığı düşünülürse, ikisi de ayrı güzer-
gâhlara akmaktadır. Bazı noktalarda bakışımlı olan
yolların ayrılma noktası gelmiştir. Son Peygamberin
kılavuzluğu yine başka bir düzleme geçiştir -ki düz-
lemler arası geçiş çok kolay gerçekleşir N. Fazıl’da.-
74
Mustafa Durak; a.g.y., s. 7