45
duyarlığı şiirin ağzından da seslendirir: “
Ve bir sofra
gibi sersem önüne/ yerli düşüncenin ürünlerini.”
Dünya
ile görülmemiş bir hesabı vardır şairin.
Ölümaraya girerek bu hesabı görmeyi geciktirmekte
ya da engellemektedir. Değil mi ki dünyanın insana
ettiği fenalıklardır insanı şair yapan. Dünya yolcu-
luğunda ölüm şairin izini bir gölge gibi sürmektedir.
Hayat hicret hazırlığı ise şair bu hayatın muhaciri-
dir. Bu yüzden tam basmamıştır ayakları toprağa.
Bu yüzden gözleri her daim gökyüzündedir. Zaman
kısa, yol uzundur, o hâlde kısa konuşmak lazımdır:
“Bu tenha dünyanın ürküntüsünü/ekledim gövdeme bir
parça gibi.”
Dünyanın ürküntüsü ölüm olsa gerektir. Dikkatle
okunduğunda görülecektir ki bu kitaptaki şiirler
gözleri göç kervanında aklı sevdiğinde kalmış bir
şairin göç şiirleridir. Doğar doğmaz bu gurbet acısı-
nı hissetmiştir en derinden. Bu yüzden sürgün sayar
yeryüzünde dolaşmayı. Elindeki “kara ekmeği” bi-
tirmektir telaşı. Ekmeği karartan doymaz iştiha, tü-
kenmez ihtiras ve bitmez paylaşım kavgalarıdır.
Velhasıl dünya hiç de şaire göre bir yer değildir.
Kaçmak değil göçmek gerek buradan. Yarin ellerine
konar gibi göçmek:
“Bitirip şu kara kuru ekmeği/ göç
etsem diyorum yar ellerine”
5
Akif İnan’ın “Hicret” ki-
tabında şiirlerinde kullandığı kelimeler de oldukça
özgün ve şairinin kaleminde şekil alıyor gibi.
Sözgelimi göksel, yanlış düzen, çağdışı anlam ka-
zanması, yerli düşünce, yürürlüğe koyma, düzen
5
M. Akif İnan;
El Gazeli - Hicret, Esra Sanat Yayınları,
s. 13.