53
Akif İnan şiirlerinde aşktan sonra gelen başat unsur-
lardan biri de şehirdir. O modern kentlerin insanını
ve ruhunu kaybetmiş atmosferinden bir canlı orga-
nizma gibi hayatın içerisinde dolaşan eski şehirleri
yad eder. Eskinin şehirleri sanki damarlarında dola-
şırcasına kuşatır benliğini. Yeni dünyanın beton ya-
pılarını, insan bakışına sataşan heykelleri ve göksel
olana nispet gökyüzüne meydan okuyan gökdelen-
leri eleştirir. Kendini doğduğu şehir olan Urfa ile öz-
deşleştirmiştir. Ana rahmi gibidir onun için Urfa. Bu
medeniyet şehrinin bütün özelliklerini bünyesinde
toplamıştır şair. Öyle ki Necip Fazıl’ın Akif İnan’la
ilgili söylediği
“Akif Urfalı değil, Urfa Akif’lidir”
sözü
insanın yaşadığı ve doğduğu yerle bütünleşmesi-
nin en veciz ifadesi olmuştur. Akif İnan’ın ruhunu
coşturup şiirini gezdiren hamuruna maya çamuru-
na nefha olmuş başka şehirler de vardır kuşkusuz.
Bunlar arasında lise hayatının son sınıfını geçirdiği
ve edeb
î
birlikteliklerin ömür boyu dostluğa dönüş-
tüğü Maraş da vardır. Maraş, Akif İnan’ın anavata-
nıdır. Başladığı şiirin doğru adresidir. Şiirinde pek
izlerine rastlamasak da başta uzatmalı okuduğu
fakülte yılları olmak üzere hayatının büyük bir kıs-
mını geçirdiği Ankara da şairin ömrünü kuşatan şe-
hirler arasındadır. Şairler Ankara’yı pek sevmeseler
de onların Ankara’da yaşamış olması bile Ankara’yı
sevilesi kılmaya yetiyor. Üç yıl öğretmenlik yaptığı
kent olan Uşak, kısa dönem askerlik yaptığı İzmir,
şiirine ayrı bir yere yerleştirdiği İstanbul, şairin se-
rüvenine dâhil olan mekânlar arasındadır. Son di-
zelerini
“Anı galerisi kutlu İstanbul/ Fatihten aşılar
sürdürmektedir/ Sokaklar insanlar hep bize küstü/ deniz