39
yatakta yatan veremli bir kızın baş ucundaki şiir def-
terini işaret ederek “senin şair olmanı ne kadar çok
isterdim” temennisiyle içinde uyuyan şiir harekete
geçiyor. Akif İnan’ın hayatında ve şiirinde ise baba,
anneye göre daha kuvvetli bir imgedir. İdeal ve ül-
küsünü “anne” edinmiştir.
“Anamı sorarsan Büyük
Doğu’dur”
dizesi böyle bir ilişkiyi idealize etmekte-
dir.
Asıl şiirinin yaslandığı yer babadır Akif İnan’da.
Toprağın oğlu olduğu kadar babasıdır da. Bütün
babalar gibi hayatı hatıra ormanı gibidir. Akif’in
annesi Maraşlı babası ise Urfalıdır. Bu yüzden ba-
bası at sırtında Maraş’a defalarca gidip gelmiştir.
Zihnindeki baba, at sırtında iki şehir arası bir fethe
çıkarcasına uzun yola çıkmaya hüküm giymiş bir
babadır. Aslında yol uzun değildir, fakat aşılmaz
meşakkâtli bir güzergâhtır; tıpkı hayatın kendi-
si gibi. Bu iki yakası bir araya gelmeyen, birbirine
vurgun iki sevgili misali bir türlü kavuşamayan iki
şehir arası at sırtı yolculuk şöyle anlatılır babasının
dilinden: “Kaç günde geldik. Nereden nereye, ne
zahmetle geldik: Urfa nere, Maraş nere?” Akif İnan
böyle konuşan babasının Allah’a şükrettiğini söyler.
At sırtında sıcak, soğuk, yağmur demeden günlerce
yol giden, konaklarda sabahlayan babasının çabu-
cak varmanın şükrünü eda ettiğini anlatırken bir ta-
raftan da onun ne denli dirençli, sabırlı ve de uzak-
ları tanımayan toprağa bağlı bir yerlilik taşıdığını
anlatmaya çalışıyor.
Babası, küçük yaşta medrese eğitimi görmüş, med-
reseden sonra bir süre Mekteb-i Sanayi’de okumuş
