31
kadar varan ve aynı duyarlılıkla inancın “helal ve
haram” sınırlarını kollayarak inşa etmiştir.”
Gerçeküstülük ya da olağan dışılığın şairin dünya
görüşüne göre yine de bir sınırı vardır. Müslüman
bir şair gerçeklikten ve olağanlıktan ne kadar uzak-
lara gidebilir ki? Şuara suresinin son ayetlerine vâkıf
bir şairin gerçeklikten çok fazla açılabileceğini san-
mıyorum. Eğitimciler Birliği Sendikası ve Memur
Sendikaları Federasyonu’nun kurucuları arasında
yer alan Akif İnan’ın yakınında bulunan Nurettin
Sezen’in kaleme aldığı
‘Tanıklığımda Eğitim-Bir ve
Mehmet Akif İnan’
adlı eserinde şairin şiir dünyası
ve yazma serüveni ile ilgili çok çarpıcı kesitler yer
almakta. Nurettin Sezen yer yer sohbetine müdahil
olmak suretiyle elde ettiği notları hatıra bağlamında
dile getirmiş. Şifahi biçimde ortaya çıkan sanat ve
edebiyata dair bu ifadeler Akif İnan’ın sınırlı sayı-
daki yazılı eserlerini çoğaltıp genişleten bir özelliğe
de sahip. Bu hatıralarda şairin kimden gelirse gel-
sin eleştiriye açık bir tarafı olduğu dikkat çekiyor.
Eleştiriye karşı tipik bir hoşgörü örneğini Nurettin
Sezen’in ağzından dinleyelim:
“Mehmet Akif İnan, Alâeddin Özdenören’le yine şiir üze-
rine konuşuyordu. Uygun bir zamanda devreye girdim,
medhü senâsı yapılan bir şiiri tenkit ettikten sonra sözü
yine Mehmet Akif İnan’ın şiirine getirdim. Bir-iki mıs-
ra sıraladıktan sonra klasik üsluba uymayan unsurları
sıralamaya başladım. Anlama ve akıcılığa fazla vurgu
yaptım. ‘Ormanın güzelliklerini anlatırken, birden, ıssız
vadinin tenhalığından dem vuruyorsunuz.’ dedim. Yine
sözümü kesmedi, beni hep dinledi. Gözümün içine baktı,
