33
‘neyi kaybettiğini hatırlatmak’ istemiştir.
Akif İnan 1959 yılında Maraş Lisesi’ne sürgün edil-
diğinde Alâeddin Özdenören ile aynı sınıfa veril-
miştir. Akif İnan’ın şiir yazdığı, kısa sürede Rasim
Özdenören’in kulağına gitmiştir. Rasim Özdenören
hatıralarında bu günleri şöyle yad eder:
“Kardeşim
Alâeddin bir gün bana gelerek, ‘Abi, okula
bir öğrenci gel-
di, güzel şiirler yazıyor’ dedi. Ben bunun gayet normal
olduğunu söyleyince o, bildiğin gibi değil, Akif aruzla şiir
yazıyor’ dedi. Akif çok kısa sürede etrafından kabul gör-
dü. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Alâeddin Özdenören,
Hasan Seyithanoğlu başta olmak üzere başlanılan yeni
yolculukta Akif İnan çok önemli bir isimdi.”
Bazı şairler şiirlerini yazdıktan sonra onu okuyu-
cusuyla baş başa bırakıp kendileri kenara çekilirler.
Yazdıkları şiirin savunmasını yapma gibi bir telaşa
kapılmazlar. Bu tür şairlerin hayatları şiire dâhil
olmaktan ziyade şiirleri hayatlarına dâhildir. Nasıl
gürültüsüz ve görüntüsüz yaşamaya alışmışlarsa
yazdıkları şiirin de hayatlarında tantanasını yap-
mazlar. Akif İnan bu tür şairlerdendir. Bu yüzden
yazdıkları ile ilgili çok poetik izahata rastlanmaz.
Belli ki buna gerek de duymamıştır. Bu sebepten ol-
malı Akif İnan’ın şiiri üzerine olması gerektiği kadar
değerlendirme yapılmamıştır sağlığında. Şiirinin
avukatlığını yapmaması âdeta iddiasızlık gibi algı-
lanmıştır. Oysa aradan geçen bunca zaman sonra
kendi kendini hakkıyla savunan bir şiirle karşı kar-
şıyayız. Az fakat duru bir şiir yazmıştır Akif İnan.
Ne kadar umarsız ve duyarsız kalınırsa kalınsın hiç-
bir zaman üzeri örtülemeyecek bir şiir bırakmıştır