34
geriye. O sussa da şiiri konuşmakta ve kendi kendi-
ni savunmaya devam etmektedir.
Evet, kırklı yaşlarla birlikte birçok şairde olduğu
gibi Akif İnan şiirinde de bir seyrelme olmuştur. Bu
onun şiirle arasında gizli bir anlaşma gibi anlaşılır
bir şeydir. Şiir-yaş ilişkisini belki bir ilke şeklinde
katı kurallara dayandırmamış olsa da sohbetlerinde
dolaylı bir şekilde orta yaş sonrası şiirlerindeki
sey-
relmeye açıklık getirmekten çekinmemiştir de.
Sırrı Er
“Kaç Yaşında Şair Olunur?”
başlıklı yazısına
yanıt ararken cevabını bir zamanlar Akif İnan ile ara-
larında geçen şu hatırada bulur: “Haftalık olarak ya-
yımlanan bir gazete “şiir yazma yarışması” açmıştı.
Seçici kurul üyeleri arasında ben de vardım. Şiirleri
okumak ve değerlendirmek üzere bir akşam vakti
rahmetli Rıfkı Kaymaz ağabeyle birlikte rahmet-
li M. Akif İnan’ın evine gittik. Rahmetli Alâeddin
Özdenören de Akif ağabeyle aynı apartmanda otu-
ruyordu. Onun da aramıza katılmasıyla birlikte ya-
rışmaya katılan şiirleri okumaya başlayacaktık ki
Akif ağabey her zamanki o tok sesiyle şunları söy-
ledi: “İsmet Özel’in bir sözü var: “Bir kişi 29 yaşına
kadar şair olarak adını duyurduysa o kişi şairdir, 29
yaşından sonra ünlü şair olunmaz.” der. Ben buna
bir yıl daha ilave ederek diyorum ki “İnsan 30 yaşı-
na kadar şair olarak adını duyuramamışsa, bu yaşa
kadar güzel şiirler yazamamışsa şairlik trenini ka-
çırmış demektir. Otuz yaşından sonra iyi şair olmak
çok zor. Şiirleri okurken şiiri yazanın kaç yaşında
olduğuna dikkat edelim, 30 yaşını geçtiyse ve hâlâ
adı duyulmamış, bilmediğimiz biriyse ona az puan
