98
vermektedir. Orhan Okay’a göre, ‘Eserin tezi, edebî
değerinin çok üzerindedir ve adetâ her sayfasında
varlığını hissettirir. Romanın bu tarafı, Necip Fa-
zıl’ın siyasî, dinî ve sosyal fikirlerinin basit vak’a
ve diyaloglarla romanlaştırılmış hâlidir. Bu haliyle
aynı düşünceleri
İdeolocya Örgüsü
ile bunun etrafın-
da toparlayabileceğimiz kitap yazılarında bulmak
mümkündür.’
86
Nazım Hikmet Polat’ın görüşü de
aynı doğrultudadır: ‘Çok sağlam ve oturmuş bir li-
san, hareki olmaktan ziyade tefekküre dalan insanı
ifade eden bir üslup ile kaleme alınan Aynadaki Ya-
lan; Necip Fazıl’ın sanatına bir yenilik getirmemiş-
tir. Belki şimdiye kadar yazdıklarından bir seçmeler
mecmuasının roman kadrosuna göre güzel bir tas-
nif, tanzim ve terkibidir.’
87
Necip Fazıl, romanda fikrî yönü o derece öne çıkarır
ki, bazen olay kaybolur. Naci’nin tasavvufa yönel-
mesinden itibaren, vaaz metni gibi bölümler ortaya
çıkar. Bazı metinleri, romandan çıkarıp atsanız, ne-
redeyse, romana zarar vermez. 12. bölüm, böyle bir
metindir. 16. bölümün ikinci alt bölümü de aynı ya-
pıdadır. Bir romanda roman kişisinin yazdığı eserin
bölümleri, alt başlıkları ne kadar önemlidir ya da alt
başlıklar, roman içerisinde yer almalı mıdır? Roma-
nın 112, 113. 114. sayfaları, bu bölümleri anlatmak
için kullanılmıştır. Mutasavvıflara ait hikâye örnek-
leri oldukça fazladır. Dolayısıyla yazar, olay akışı-
nı bir yerde kesmekte, fikirlerini sıralamakta, sonra
86 Orhan Okay;
Necip Fazıl Kısakürek
,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınla-
rı, Ankara 1987.
87 Nazım Hikmet Polat;
Aynadaki Yalan
,
Kültür ve Sanat, S.
19 |Nakleden:
A. Vahap Akbaş, Necip Fazıl’ın Hikâye ve Romanları,
Necip Fazıl Armağanı,
(Derleyen: Mustafa Miyasoğlu), Konak Yayınları, İstanbul 2004.