106
ölçütlerinde dener durur. Zira eylemlerinde rahat
değildir. ‘Ben’in sarmalayıcı, bazen de mengeneye
alıcı denetimi altındadır hep. Onu yönetebilecek
derecede kendisinden daha zeki, kendi ‘ben’ini
onunkinde eritebilecek ya da eritmiş gösterebilecek
bir kadına özlemdir bu. Sindire sindire teslim alacak
birine özlem. Ancak, kadının da ayrı bir varlık
olduğunu unutup sorunlarını hiçlesek bile bu arzu,
iki noktadan olası değildir. İlkinde, kadın her türlü
koşula, toplumsal ya da bireysel çıkarına karşın baş
eğse ve kişiliği bu duruma uygun olsa bile kadının
‘ben’i, çok gizli de olsa kendini gösterecek ve Necip
Fazıl’ın derin bakışı bunu mutlaka yakalayacaktır.
İkinci olasılıktaysa bir süre sonra yönetildiğinin
farkına varacak, bu kez bunu kabullenemeyişin yanı
sıra karşısındakinin her türlü olumlu davranışını
da kuşkuyla karşılayacak ve huzursuzluk yine ense
kökünde patlayacaktır.
NecipFazıl’dakadınlarıüçeayırmakgerekir:
Değersiz
kadın, sevilecek kadın ve anne. Anne
konusunda
‘Babıâli’
kitabına bakarak söyleyebileceğimiz, Necip Fazıl’ın
ona gerekli ilgiyi göstermediğidir. Onunki gerçek
bir sevgi, ilgi olmaktan uzak, ‘söz’de ilgidir. Onu,
dul kaldıktan sonra evlenmeyişi ve dine bağlılığı
yüzünden yüceltir. İkinci tip kadını, özellikle adını
vermediği
‘Nokta Nokta’
olarak tipleştirir. Onun
aracılığıyla kadın, ince bir ruh, bir fikir, boyuna
kaçan bir hayal, esir alma hırsı uyandıran, ruhsal
bir spor aracı, verebilmek, katabilmekten yoksun