91
Tuhaf şey!.. Bu manzaradan karanfil, tarçın, safran, öd
ağacı, günlük karışımı içinde türlü renkler ve kokular tü-
ten bir Mısır çarşısı havası çarptı yüzüne... Ve aynı karı-
şımın tadı...’
Necip Fazıl, kişilerin isimlendirilmesinde de titiz
davranır: Naci, ‘necat bulan, kurtulan, selamete eren,
cehennemden kurtulmuş, cennetlik’ kimsedir. Mine,
‘Maden eşya üzerine işlenen renkli cam tabakası, bu
şekilde yapılmış eşya ya da dış üzerindeki parlak ve
sert madde’ anlamlarına gelir. Belmâ, ‘faydasız, iri,
kaba şeydir. Hatçe, ‘vaktinden evvel doğmuş kız ço-
cuğu’dur. Âbid, ‘tapan, tapınan, ibadet eden’ kimse’
demektir.
84
Âbid, sol düşüncenin esiridir. Mine de
kendisindeki inceliği ve zarafeti, bu düşüncelerin
peşinde sürüklenerek kaybetmiştir. Belmâ’nın ben-
cil kimliğiyle, ismi arasında bir paralellik söz konu-
sudur.
Romanda tipler, kendilerine yüklenen tipik özellik-
leri farklı şartlar altında da gösterirler. Bu nedenle
tiplerine uygun, inandırıcı ve tutarlıdırlar. Belma
tipi, kalıplaşmış bir tip olmaya daha yakındır. Mine,
çapraşık karakter yapısıyla, Belma’dan oldukça fark-
lıdır. Necip Fazıl’ın Naci tipi, karakter seviyesine
yaklaşır. Mustafa Miyasoğlu, Naci’yi, İslamı evren-
sel çapta anlamaya ve anlatmaya çalışan ‘bugüne
kadar Türk romanında rastlanmayan bir tip’ olarak
tanımlar.
85
Aynadaki Yalan
’da tarihî zaman açıkça belirtilmez.
Bazı ipuçları verilerek hissettirilir. Naci, Hatçe’nin
84 Aydil Erol;
Adlarımız,
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,
2.Basım, Ankara 1992.
85 Mustafa Miyasoğlu;
Necip Fazıl Kısakürek
,
5. Basım, Akçağ Yayınları,
Ankara 2009.