107
ve tutulunca ciğere saplanan bir bıçak, bir diş ağrısı,
bir zehir, silinmez bir sabit fikirdir.
Değersiz kadın
tipi ise zayıf, seks aracı ya da erkeğin hedef tahtası,
alıştırma yeri, erkeğin kendi ‘ben’ini doyuracağı bir
boy aynasıdır. Dikkat edildiğinde her üçüyle ilişkisi
de sağlıksızdır. O, tam bir coşumcudur. Ve bu
yüzden, Babıâli’de anlattığı kadarıyla, evleninceye
değin kadınsızdır. Bu yüzden de kadın, tensel
bir gereksinim nedeniyle yankılanır durur onda.
(Peyami Safa annesinin ölümünde, yardıma koşan,
komşu Ermeni kızının açık saçık kılığından dolayı
dudaklarını ısırır durur. (Babıâli, s.115), (Bir gece
nöbetteyken bir eri, gayet şık, sırtında boz renkli
bir astragan manto giymiş, çok güzel bir kadın
sanmıştır. (Babıâli, s.104).
Necip Fazıl’ı açmaza düşüren çelişki, tensel
gereksinim karşısında hayal ile doyuma ulaştıran
aşırı duygusallıktır. Bu, dengesizlik ve huzursuzluk
kaynağı olmuştur.
“(Nokta Nokta) ile mücadelesinin en azgın zamanı...
Onu hayran bırakmak, dize getirmek, cenazeleştirmek
için neler düşünmüyor neler...”
(Babıâli, s.184-5)
Sözcelemin bu kesitinde âşık olmayı, bir kadına
tutsaklık derecesinde bağlanmayı bir türlü
hazmedemez. Zira, artık benmerkezi sislendirip,
yine onun bir bağı, yerine göre tıkanabilen bir bağı
olan bendışı merkez belirmiş, kendini beğenme
tersine dönüp asıl kimlik ‘kendini beğenmeme’,