28
Rasim Özdenören
Yedi İklim
dergisinin Akif İnan ile
ilgili bir özel sayısına verdiği görüşte şöyle bir tespit
yapıyor:
“Günümüz Türk şiirinde, biçimde teamüllere
bağlı, ama özde yeni olma yolunun örneğini Akif İnan’da
buluyoruz.”
Teamülden kasıt gelenektir. Geleneği
yeni bir dil, yeni bir özle yoğurma ameliyesidir.
Gerçekten de divan şiiri nazım biçimi ile hece vezni
ve halk şiirini bir arada kullanabilme ustalığını gös-
terebilen çok az şair vardır.
Klasik şiirin üslup özellikleri ve ifade kudretiyle
modern şiirin imkânlarını meczetmesi bakımından
Akif İnan müstesna bir şairdir. Ona göre şiir, ‘ede-
bin muallimi, hayalin çocuğu, hassasiyetin anasıdır.
Ehl-i dile yoldaş, yüreğe tercüman ve
kalbin en gür
sesi, aynı zamanda aklın en sadık yoldaşı ve
rehbe-
ridir. Divan şiiri ile günümüz şiiri arasında kurulan
köprüyle form-içerik çatışmasına da bir şekilde nok-
ta koyan şair, şiirinde daha çok sosyal meseleler, aşk
ve tabiat ağırlıklı temaları işlemiştir.
Zamanı aşıp çağı yenileyen bir şair olarak Türk şii-
rinde hak ettiği yeri almıştır. Şairin
‘Hicret’
ve
‘Tenha
Sözler’
şiir kitapları incelendiğinde bütün şiirlerine
aşk, tabiat ve sosyal meselelere ait duygu ve düşün-
celerin hâkim olduğu görülecektir. Bu hâkim duy-
gu ve düşüncelerin tek itaat edip emir aldığı merci
İslam’dır. O bunu şu ifadeleriyle dile getirir.
“Evet,
İslâm’ın bütün hassasiyetini, estetik kanunları kullanma-
ya; ama onu içimin süzgecinden geçirerek ona yeni bazı
unsurlar eklemeye gayret göstererek kurmaya çalıştım.”
İslam’ın hassasiyetlerini estetik kanunlarla yoğurup
ona kendi üslubunu vermek Müslüman bir şair ol-