Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 123

121
için zehirli balıktır. Dokunduğunda öldürecektir.
Bakın burada,
Besbelli yapayalnız bir çocuktum o zamanlar
Farkındayım beni unuttuğunuzun
(GD, 15)
şeklinde bir mısra, şurada bu mısra yapmaya ge-
rek yok. Bu bahsi uzatmaya gerek yok. Hayat onun
için dokunduğunda onu öldürecek zehirli balıktır.
Mesele budur. Hayat buraya, bu noktaya gelmiştir.
Alâeddin Özdenören, yeğeni Merve Özdenören’e
yazdığı bir mektupta, Cahit Zarifoğlu’yla çıktıkları
bir balık tutma macerasını anlatır.
“Yıl 1962 olabilir.
Cahit, Erenköy’de yaşlı bir kadının kulübeye benzer bir
evinde kiracıydı. Evle deniz kıyısındaki kahvenin arasın-
da iki yüz metre var yok. Cahit, bu kahvede çalışıyor. Yani
adı kahve; gelen giden pek yok. İskeleye kayıklar bağlı.
Akşam oldu mu balığa çıkıyorlar. Kahvecinin bir de bü-
yükçe bir teknesi var. Üstü kapalı. Asıl mesleği kaçakçı-
lık. Deniz yoluyla gelen nesneleri alıyor. Kahve kamuflaj.
Bana Cahit’in kalacak yeri yok, kayıkta yatıp kalkıyor de-
mişlerdi. Yok canım, dedi. Şu teknede sık sık yatarım. Sırf
denizi dinlemek için, dedi. O akşam balığa çıktık. Kayığın
sahibi Cahit’in arkadaşı. Sarışın, ince yapılı bir çocuk.
Benim elime de bir olta tutuşturdular. Misinayı sallayıp
mümkün olduğunca ileri fırlatıyorsun. Sonra yavaş yavaş
çekiyorsun. Oltaya balık vurursa hissedersin, ilk vuruşta
çekme, bekle, o bir daha vuracaktır, bekle, dediler. Cahit’le
arkadaşı boyuna balık çıkartıyor, kayığın içine atıyorlar.
Benim oltaya gelen giden yok. Balıklar da acemiye tenez-
zül etmiyor. Nihayet bir vuran oldu. Oltayı çekip bırak-
tım. Yakaladığımı anlayınca çekmeye başladım. Bir acayip
1...,113,114,115,116,117,118,119,120,121,122 124,125,126,127,128,129,130,131,132,133,...156
Powered by FlippingBook