111
mamışçasına konuşması dikkat çekicidir. Bu, ada-
mın “kendi dünyasında” olduğunu göstermektedir.
Peki, kendi dünyası nedir? Ölümdür. Burada ölüme
bir çare
olarak bakılmaktadır. Peki, neden yerin ve
göğün parçalanması istenmektedir? Bu niçindir?
Çünkü bu yer ve bu gökten (dünyadan, hayattan)
çıkmak istemektedir. Niçin? Ölüm “çıkış” için tek
kapıdır. Niçin? Kadının, “
Gökyüzüne tutunmaktayız
”
sözü adamda niçin yankı bulmamaktadır? Belki de
bulmaktadır.
Bir şehir yükseliyor denizden
Yosun bağlamış minareleriyle (18)
mısralarının yanına,
Anlıyorum
Köklerim daha derinlerdedir
Deniz diplerine sığınırım (29)
mısralarını koyduğumuzda ve bu mısraları,
Demir kapakların altındayım (Şiirler 1975-1999, 62)
mısrasıyla ilişkilendirdiğimizde, konuşan öznenin
buradan ve bu insanlardan uzaklaşmak istediğini
tespit edebiliriz; fakat uzaklaşmak fikri burada pek
ikna edici değildir. Bu mısralarda bir gizlenmek ihti-
yacı vardır. Şehrini, evini denizin dibine kurmak bu
hayattan ve bu insanlardan kaçınmak kadar, gizlen-
mek isteğini de göstermektedir. Ben bu mısraların
arka plânındaki temel isteğin ölmek isteği olduğu
kanaatindeyim.
Her şeyden önce buradaki deniz simgesinin bildik