92
Necip Fazıl’ın da güçlü bir hatip olduğunu hatırlar-
sak onun yanında, baş ucunda yıllarca bulunmuş
olan Akif İnan’ın heybette olduğu kadar hitabette
de ondan çok şeyler aldığı açıktır. Belli bir ideal ve
ülküsü olmak insanı böylesine coşkun ve hazırlıksız
konuşturabilir. Çünkü coşku ve ideal insanı, maksu-
dunu dile getirmek, insanları aynı sofraya oturtabil-
mek için her daim hazırlıklı olan insandır.
Kalp belli bir ritmle atıyorsa, heyecan soğumamış ve
kişi dilinde tutturduğu türküyü unutmamışsa her
yerde, her zaman konuşabilir ve bunu yaparken de
kitleleri kalabalık olmaktan çıkarıp tek bir kalp, tek
bir yumruk hâline dönüştürüverir. Gündelik birebir
konuşmalarda da konuşma üslubuna dikkat eder,
sözünün kesilmesine, araya girilmesine izin ver-
mez; tartışmaya hevesli kişilerin atmosferi bozacak,
sonuç getirmeyecek müdahale ve çıkışlarını hemen
bertaraf ederdi.
İki kitabında yer alan şiirlere baktığımızda dışa
doğru söylenen şiirler olduğunu görürüz. Hem söz
dizimi, vurgusu hem de ahenk ve ritmi ile hitabete
uygun muhataba ayarlı şiirlerdir. Mensup olduğu
medeniyet ve ait olduğu, doğduğu,
yetiştiği top-
raklar itibariyle de şifahi kültüre, muhabbet, söz ve
sohbete yakın bir insandır Akif İnan. Şairin mede-
niyet algısında hatiplik en az şairlik ve naşirlik ka-
dar önemlidir. Şiir sessizliğin birikiminden neşet
eder, şair susarak konuşur ve sükutu sever. Fakat o
şair, Akif İnan gibi eylem ve aksiyon adamı bir şair-
se ideal ve ülküsünün sığabileceği meydanlar arar.
Sesini göndere çekercesine halkına yükseltir. Rasim