85
yat ona göre git gide bir sol aksiyonun alanı hâline
gelmiştir. Akif İnan’ın yetmişli yıllar penceresinden
baktığı biçimiyle, yaşadığı dönem itibarıyle bu gö-
rüntü ortadan tamamen kalkmasa da asli kaynakla-
ra dönüşün ve bir başkaldırışın çok önemli örnekleri
ufukta bir muştu gibi görülmeye başlamıştır.
“Edebiyat ve Medeniyet”
kitabı aynı zamanda Akif
İnan’ın nesir gücünü ortaya koyuyor. Şiirde olduğu
kadar düzyazıda da ne denli kudretli olduğunu ar-
tık neredeyse klasik hâline gelecek olan iki kitabıyla
ortaya koymuştur. Savunduğu düşünceye iddialı
bir şekilde bağlı, yazdığına yabancılaşmayan,
bu sa-
mimiyet ve dobralığı da kendi üslubunca yazıya dö-
kebilen usturup sahibi bir yazar fotoğrafı canlanıyor
okuyucunun gözünde. Tıpkı Necip Fazıl, tıpkı Sezai
Karakoç, Nuri Pakdil ve Yedi Güzel Adam gibi...
DİVAN EDEBİYATINA BUGÜNDEN BAKIŞ
Divan bir medeniyetin yönetildiği merkez. Bu mer-
keze isnat edilen her şey ve her kurum aynı zaman-
da o medeniyetin içerdiği dünya görüşünü, hayat
tarzını ve düşünme şeklini de ihtiva eder.
Divan edebiyatı salt bir edebiyat olayı değildir. Bir
uygarlığın, bir kültürün sanat planında dışa vuru-
mudur. Siz eğer divan edebiyatının dayanmış oldu-
ğu dünya ve uygarlığına yabancı ya da karşı iseniz
sizin çağdaş anlamda eski sanatımızla kan bağı için-
de yeni eserler örmeniz mümkün olamaz.
Akif İnan’ın eski ile irtibatının en somut ifadesi di-
van şiirine olan ilgi ve ünsiyetidir. Liseyi bitirip