82
sanıyla, tarihiyle, coğrafyasıyla bambaşka bir dün-
yanın medeniyetidir.
“Büyük sanatlar ancak büyük
dinlere dayanan, mabedi ve mabudu tanıyan büyük me-
deniyetlerin meyvesidir. Güçlü medeniyet güçlü bir di-
nin güçlü bir edebiyat ve sanat ise güçlü bir medeniyetin
mahsülüdür.” Dolayısıyla “Akif İnan’a göre dini olmaya-
nın medeniyeti de sanatı da olmaz.”
25
“Edebiyat ve Medeniyet Üzerine”
kitabında medeni-
yet yapısının iki temelinden biri ‘din’, diğeri ise ‘ırk’
olarak ele alınır. Medeniyetlerin kuruluşunda dinin
yanı sıra ırkların da rolü vardır. Milletler ortak din
temeline dayanan medeniyetlerine millî özelliklerini
giydirmişlerdir. Dolayısıyla İslam’ın kendi çerçeve-
sine giren milletler ırki özelliklerini kaybetmek bir
yana bu özelliklerini belli bir sisteme kavuşturarak
geliştirme imkânı yakalamışlardır. 19. yüzyıldan
itibaren hızlı bir şekilde Batı medeniyetinin çekim
alanına girmiş bulunuyoruz.
Batı medeniyetinin kendi mantalitesi içerisinde üre-
tip kullandığı araçları kullanmak suretiyle bir şekil-
de yaşam şekillerini, alışkanlıklarını ve medeniyet
değerlerini de almış oluyoruz. Akif İnan’a göre bu
değişme kültür ve medeniyet kimliğimizin hızla
aşınması ve zayıflaması şeklinde tezahür etmekte-
dir. Ona göre asıl mesele millet olarak Doğulu mu
kalacağız yoksa Batılı mı olacağız? Buna bir an önce
karar vermek zorundayız. Günlük hayatta kullan-
dığımız aletleri kendi üslubumuz ve yaşam biçimi-
mize uygun şekilde kendimiz mi üreteceğiz yoksa
25 Halime Kahraman, Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleriyle M. Akif İnan, Bitirme
Ödevi, Trakya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi