56
yoruz.
“Hicret”
kitabında yer alan
‘Ölüm’
başlıklı şiir mezar
taşı gibi durmaktadır. Bu taşa düşülmüş notlar gi-
bidir sanki her beyit.
“Gel anla ve yaşa doğrusal hüz-
nü/ Acılar güvence ölümsüzlüğe” diye başlıyor ölümü
tashih işine şair. Acıların
ölümsüzlüğe güvence olu-
şu herkesin dünyasında başka bir şeyi çağrıştırsa
‘doğrusal hüzün’ üzülmenin de sevinmenin de bir
kıblesi olduğunu hatırlatarak istikameti gösteriyor.
Bu istikamet ebediliğin yeşerdiği yerdir. Ve ölüm
hayatın cesaret edip de bir türlü söyleyemediği şeyi
yüzümüze söyler. Sevenin sevdiğine en dokunaklı
sitemi olur ölüm kimi zaman da:
“Ve ölüm konuğum
olduğu zaman/ duyduğun vicdanın ayak sesidir.”
Ölüm
konuktur ve onu iyi ağırlamak lazımdır. Ölen için
gam değil kalan için kolay kolay bir yerlere yerleşti-
rilmeyen bir ağrılı ağırlıktır. Hayat dediğin beş vakit
namaz süreci kadarıdır. Gün de ömür de secde ile
son bulur.
Bir ibadetten diğerine geçiş neyse hayattan ölüme
intikal etmek de odur. Bir an önce iftara yetişme coş-
kusuna benzetir içindeki hicret heyecanını.
“Günleri
bir secde hızıyla geçip/ erişsem mahşere bir iftar gibi.”
9
Ölüm ne endişe, ne trajedi ne de korkudur Akif İnan
şiirinde. Kendini içinde bulduğu dünyanın sonunu
bilmektedir. Olup bitecek olan şeyler olup bitmesi
gerekenlerdir. Hiçbir şey ne şaşkınlık doğuracak ka-
dar yeni ne de sürpriz olacak denli anidir.
Dilini Yunus kılarak konuştuğu anlar ölümle arasın-
9 M. Akif İnan; Melce -
Hicret, Esra Sanat Yayınları,
s. 46.