Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 114

112
Cahit’in bir müze kültürü vardı. Bunlardaki güzel-
likleri hisseder ve içine doğduğu gibi o güzellikleri
kendi diliyle çevresine de yansıtırdı.
Gene çok kimsenin bilmediği veya farkına varmadı-
ğı bir özelliği de Cahit’in insan sarrafı oluşuydu. Bir
defasında birisi için “onu görünce iblis görmüş gibi
oluyorum”, o adamda şeytanî bir şey var” demişti.
Gerçekten de o kişi çok geçmeden şeytanî bir tertip-
le karşımıza çıkmıştı.
Cahit, hayatı boyunca ihtiyaçlar içinde yaşadı.
Her
zaman paraya ihtiyacı oldu. Paraya hakaretle bakar,
hakaretle harcardı. Çoğu kez âdeta ondan müstağni
olarak iş yapılabileceğini ispat etmek ister gibi para
gerektiren işlere parasız teşebbüs ederdi. Bunun ör-
nekleri çok, haddi hesabı yok.
Otostopla Avrupa gezisi, cebimizde tek kuruş ol-
maksızın Akabe’nin ilk kitaplarını matbaaya verme-
ye cesareti... Gene tek kuruşumuz olmadan
Mavera
dergisini çıkarmaya başlayışımız. Böyle durumlarda
bize de cesaret vermek için şöyle söylerdi: Birtakım
adamlar var, ellerinde demetlerle para tutmuş bize
doğru uzatıyorlar. Fakat biz şimdi onların nerede
olduğunu görmüyoruz. Biz şimdi bu teşebbüsümü-
ze başlayalım, adamlar ortaya çıkacaktır. Birilerimiz
o adamları bulmaya çalışsın: O adamlar bizi bekli-
yor. Böyle konuşur ve dediğini yaptırırdı.
Mavera’yı ziyarete gelen kişilerin sosyal statüsü
Cahit’i hiç ilgilendirmezdi.
Gelen ister bir genel
müdür, ister müsteşar olsun, ister adı duyulmuş
bir şair olsun, Cahit onları hemen devreye sokmak
ister, onlara talimatlar verirdi. Bir defasında veda
1...,104,105,106,107,108,109,110,111,112,113 115,116,117,118,119,120,121,122,123,124,...164
Powered by FlippingBook