119
Bu arkadaş kümesinin şansı belki bir arada bu-
lunmuş olmalarından ileri geliyordu.
Bir arada
bulunmakla birbirlerini teşvik ediyorlardı. Ancak
bu teşvikin, son tahlilde bir temele dayandığını ile-
ri sürmek de kolayca mümkün görünmeyebilir. Bu
bir arada bulunmanın onlara sağladığı başat yararın,
her birinin yeniliğe sonuna kadar açık bir zihin ya-
pısı geliştirmiş olmasında yoğunlaştığı söylenebilir.
Şu soru insanları hep meşgul etmiştir: Nasıl oluyor
da Maraş, edebiyat yapan insanlara mümbit bir or-
tam sağlıyor? Soru, özellikle 1950’lerden sonra iyice
anlam taşımaya başlamıştır. Erdem Bayazıt ve arka-
daşları, daha sonra da onları izleyen bir edebiyatçı
kuşak sökün edip günümüze kadar kesintisiz gel-
miştir. Aslında, Maraş ile Urfa’nın karşılaştırılması
hâlinde Maraş’ın Urfa’ya bakarak nispeten çorak bir
kültür arazisine sahip olduğu söylenebilir. Urfa, bir
peygamberler ülkesi olarak zengin bir kültürel mi-
rasın kesintisiz ocağı olarak yüzyılların birikimini
günümüze taşımış ve onun sanatçıları bu kültürden
sürekli beslenmiştir. Urfa’nın bu üstünlüğü Maraş’a
nispetle aynı zamanda onun zaafını da oluşturmak-
tadır. Çünkü o kültür, kendi sanatçısının yeniliğe
açık olmasının önünde bir mânia olarak da belirir.
Nitekim Akif İnan, 1957-58 ders yılında, daha on
yedi yaşındayken Urfa Lisesi’nden Maraş Lisesi’ne
nakledildiğinde, sanatı konusunda neredeyse kesin
kararlara varmış bir erginlik içinde hissediyordu
kendini. Maraş’taki arkadaş kümesi ise arayış hâlin-
de bulunuyordu. Ve bana öyle gelir ki onların arayı-
şı kesintisiz sürüp gelmiştir.