140
Zeynep Demirci
açısından Aristocu bir yaklaşıma ve doğrudan demokrasi modeline daha yakındırlar. Diğer
bir deyişle, öğrenciler, yurttaş bireyi, fikirlerinin doğrudan alındığı, söyleyecek sözü olan
kişi olarak tanımlamaktadırlar. Yurttaş kimliğinin oluşturulmasının önündeki diğer engel
ise, söylemek ve yapmak arasındaki farktır. Ataerkil ve otoriter bir yaklaşımla, yetişkinlerin
güçlerini, gençler üzerine uyguladığı ve tek taraflı saygı ilişkisi çerçevesinde oluşan bir yapı
içerisinde öğrenciler kolektif olarak kendilerinin dikkate alınmadığını ve kendilerine karşı
eşit saygının olmadığını düşünmektedirler. Örneğin geç kalan bir öğrenciye ceza veren bir
öğretmenin, kendisinin geç kalması durumunda hiçbir özür dahi dilememesi, öğrenciler
açısından şikâyet konusu olabilmektedir (Xypas, 2003, s.52).Öğrenci-öğretmen ilişkisinde
adaletli bir yargılama sürecinin olmaması, öğrencilerin kuruma olan inancını kaybettiren bir
diğer unsurdur. Örneğin, öğrenci-öğretmen arasındaki bir çatışmada, kurumsallaşmış ve
adaletli bir arabulucu mekanizmasının olmaması, gençlerin kurumlara karşı olan inancını
zedelemektedir (Xypas, 2003, s.53).
Yurttaşlık eğitiminin öğrenciler üzerindeki verimliliğine bakıldığında, diğer bir sorun, eşit-
likçi bir perspektifin olmayışıdır. Okulda verilen yurttaşlık eğitiminde, daha çok elverişsiz
konumda bulunan sosyal gruplar ve azınlıklara yarar sağlaması amaçlanmış, üst sınıflar
bu eğitim programlarında öncelikli hedef kitle olmamıştır. Bununla bağlantılı olarak ortaya
çıkan bir diğer sorun ise, eğitim uygulamalarının içeriğinin detaylı bir şekilde anlaşılması-
nı olanaklı kılacak ve bu eğitimin farklı popülasyonlar üzerindeki verimliliğini ölçebilecek
araçların ve makro-sosyolojik yaklaşımların mevcut olmamasıdır.
Bunun dışında, cumhuriyetçi okullarda verilen eğitim kimi zaman kamusal ve tutarlı bir
kültürü oluşturma kapasitesi bakımından eleştirilmiştir. Okul, çocukların sosyalleşme sü-
recinde büyük bir etkiye sahiptir ve devletin, egemenliğini meşruiyet zemininde uygulaya-
bileceği bir sosyalleşme mekanizmasıdır. Bu nedenle, filozoflar, okulları, bireysel özerkliği,
toleransı ve vatanseverliği elverişli kılması bağlamında değerlileştirmişlerdir. Birinci amaç-
ta, otonom bireyler yetiştirilmesi aslında, aileleri tarafından farklı eğitimlerde yetiştirilen
çocukların, bu geleneklerden ayrılması ve okulda standart bir kültür etrafında yetiştirilmesi
anlamına gelmektedir. İkincisinde ise, tolerans, farklı kültürel ve ahlaki geleneklere sahip
olan diğer yurttaşlara saygı gösterme derecesini ifade etmektedir. Ve üçüncüsü olan va-
tanseverlik, merkezden ayrılan güçlere karşı çıkabilme becerisinin oluşturulması demek-
tir(Weinstock, 2004, s.164).
Yurttaşlık eğitiminde, öğrenci, sorumluluklarını yerine getiren bir aktörden çok, öğrenme
aşamasında bir birey olarak tasarlanmıştır. Vatandaşlık eğitimini daha etkin kılabilmek için,
ortaya konulan öneriler arasında, siyasal vatandaşlık alanında, örneğin, yönetime katılım
mekanizmasının gerçekleştirilmesi gerektiğinin altı çizilmiştir. Bu amaçla, gençlere okul-
larda gerçek sorumluluk yükleyecek ve görece özerk organların oluşturulması yoluyla aktif
bireyler olarak hayata katılımlarını sağlayacak yöntemler oluşturma gerekliliği vurgulan-
mıştır (Xypas, 2003, s.49). Yurttaşlığın hukuksal boyutunda, okullarda işlenen suçlarla ilgili