142
Zeynep Demirci
da bireysel haklar, temel özgürlükler gibi bireyin özerk ve özgür oluşum şartlarına da vurgu
yaparak demokratik yurttaşlık kavramını topluma yerleştirmek bulunmaktadır. Demokratik
bir toplumda, hukuk, bir taraftan kişiler arasındaki, diğer taraftan bireylerle iktidar arasın-
daki ilişkileri yönetmekle görevli bir alandır.
Birey-devlet ekseninde, özerklik ve kolektiflik arasındaki ilişkide, Fransa’daki yurttaşlık
eğitimi, eğitim programının içeriği, ulusal sınırlardan çıkıp, gün geçtikçe daha çok Avrupa
ekseninde evrensel boyuta doğru açılsa da, özellikle ilkokul düzeyinde, ağırlıklı olarak
ulusal aidiyetin öğretilmesine dönük olmuştur (Percheron, 1984). Bilhassa, cumhuriyet-
çi değerler etrafında (eşitlik, özgürlük) manevi olarak Fransa’ya duyulan gönüllü bağlılık,
“milli gurur” kavramı temelinde öğrencilere yerleşmiş gözükmektedir.
Sonuç olarak, yurttaşlık eğitimi, yurttaşlığın temel tanımına bağlı olarak haklar ve görev-
ler çerçevesinde sosyal ve siyasal boyutu geliştirmeye çalışmaktan çok, bir topluluğa ait
olma ve bu ait olunan topluluğa aktif katılımı öngörmektedir. Dolayısıyla yurttaşlık eğitimi,
bireyin düşünme ve davranışını şekillendiren topluluk hayatını, kolektif pratikleri, etkileşim-
leri, gündelik hayattaki sıradan rutinleri ve kuralları kapsamaktadır (Raveaud, s.2). Fransa
bu çerçevede, çeşitliliğe açılarak, fırsat eşitliği ilkesi üzerine kurulu bir ideali hedef edin-
miş ve okullardaki eşit muameleyi oluşturabilmek için kişilerin kendine özgü özelliklerini
sınıfın dışında tutmayı öngörmüştür. Bununla birlikte, Pierre Bourdieu’nün çalışmalarında
da görüleceği gibi, okul ve mahallesi arasında sosyalleşme yaşayan gençler için, eşitlikçi
yurttaşlık mekanizmasına erişebilmek o kadar da kolay değildir (Bourdieu, 1966). “Sosyal
dışlanma” olgusu ile sonuçlanan banliyö yerleşim yapılarında yaşayan bilhassa göçmen
kökenli gençlerin okul hayatlarında aldıkları eğitim karşıt ikililikler yaratmaktan öteye geç-
meyebilmektedir (Bourdieu, 1992, s.88). Bu da okulda verilen yurttaşlık eğitimin verimliliği
üzerinde şüphe oluşturmaktadır.
Geleceğin yurttaşlarını yetiştirmede en önemli görevi üstlenen okul eğitiminin, fonksiyo-
nel olabilmesi için öncelikli yapılması gereken, merkezinin ulusal çıkarlar olduğu, ancak
bireyciliği ön plana çıkaran ve küreselleşme karşısındaki gelişmelere uyum sağlayabilen
bir yurttaşlık eğitim müfredatının oluşturulmasıdır. Fransa’nın bu anlamda başarabildiği
en önemli şey, ulusal eğitim sistemi içerisinde kiliseyi dışlayarak, sadece devlete bağlılığı
ön plana çıkaran Cumhuriyetçi bireyciliği oluşturabilmiş olmasıdır. Ancak bu şekilde farklı
kültürel kökenlerden gelen bireyleri, bireyciliğin sağladığı gelişim ve özgürlük alanlarını
temin ederek ortak bir ideal etrafında birleştirebilmiştir. Bu, bir taraftan kişisel gelişimin
önünü açmış, diğer taraftan kişisel olarak kendini geliştirme imkânı yakalayan gençle-
rin toplumun ortak çıkarları doğrultusunda aktif olarak hayata katılımını olanaklı kılmıştır.
Bu anlamda, yurttaşlık eğitiminin kavramsal ve sistemsel boyutunu oluşturabilmek için,
“okulsal yurttaşlık” ve “yurttaşlık kariyeri” eğitimi milli bir müfredat dâhilinde gençlere dü-
zenli olarak verilebilir.