SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Hüsrev HATEMİ
- 77 -
Bayramlarında Taksim’e gitmedim. Bir müddet sonra da, tö-
renler Vatan Caddesi’ne taşındı.
1948 yılında Cumhuriyet Bayramı’nda şahit olduğum “saf ve
temiz” bir kutlama sahnesi hiç hafızamdan silinmiyor.
Şimdi metro istasyon girişinin bulunduğu yerde dört
Karadenizli. Giyimleri o devrin Karadenizli gemi işçilerinin
giydiği basit ve süssüz tayfa kıyafeti, dördü de siyahlı. Biri ke-
mençe çalıyor ve oyun havası olarak şunları söylüyordu: “Ha
şurda, ha burda, karada denizde vapurda.” Bunlar söylenirken
horon tepen üç kişi, kemençeci “tikkat et” deyince üç saniye
kadar duruyor, sonra kemençenin hızlanmasına uyarak sıçrı-
yor ve “hop hop hop” diyorlardı. Etraflarında seyirci toplan-
masını ister bir halleri yok. Bu çaldıkları havayı belki elli veya
yüz defa tekrarlayarak bir kutlama yapıyorlardı.
1957 seçimlerinden kalan iki hâtıram var. Birincisi; İnönü, se-
çim konuşması için bir Pazar günü Taksim’e gelecekti. Hüseyin
ile benim üniversitenin birinci sınıfını bitirmiş olduğumuz
yıl. Göztepe’den kalkarak Taksim’e geldik. Taksim Meydanı’na
girmenin imkânsız olduğunu görünce Tarlabaşı’na saptık ve
arka sokaktan, Fransız Kültür Merkezi’nin önüne geldik.
O zamana kadar görmediğimiz bir izdiham vardı. Hüseyin
bana “Eve dönelim bâri.” dedi. Artık İstiklâl Caddesi başın-
da da meydandan farkı olmayan bir kalabalık vardı. Tam o
anda, provokatör mü, aptal bir İnönü hayranı mı olduğunu