SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Hüsrev HATEMİ
- 67 -
o yılların şartlarında, aldıkları sandığı tren, şilep veya kamyon
ile gideceği yere ulaştırırdı.
Ambarlar karayolu taşımacılığının artması ile mi, başka se-
beplerle mi bilemiyorum, 1982’li yıllarda önemlerini kaybet-
tiler. Ambarların ve hamalların çok işlevli olduğu yıllarda, bol
miktarda at arabası da vardı. Haldun Taner’in hikâyeleri, o
yılları çok iyi anlatır. “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” hikâyesi-
ni okuyan bir gence derim ki “O hikâyede anlatılan İstanbul,
tam anlamı ile 1950’li yılların İstanbul’udur. Haldun Taner’in
anlattıklarına tanıklık yapabilirim.” 1950’li yıllarda Refi Cevat
Ulunay ve Refik Halid Karay, yaşıyorlardı. Bu dünyayı terk
edişleri, 1960’lı yılların ikinci yarısındadır. Refi Cevat’tan
İstanbul kabadayılarını, yazar-çizerlerini okurduk. Refik Halid
ise Ulunay’ın anlattıklarına ek olarak, Beyoğlu’nun eğlence
dünyasını da anlatırdı. Bu iki yazarımızın, Sermet Muhtar
Alus’un, Haldun Taner’in hayatlarını ve anılarını okumadan,
İstanbul’un ruhunu tam anlamıyla hissedemeyiz.
Ayrıca Sâmiha Ayverdi, Münevver Ayaşlı gibi hanım yazarlar
da İstanbul’un ruhunu anlamamızda bize rehberlik ederler.
Cağaloğlu-Babıali
Sirkeci’den sapmakla başlayan Ankara Caddesi, bizi kalem
ve düşünce caddesi olarak algılanan Babıali’ye götürürdü.
Ankara Caddesi’nin Beyazıt’a doğru sağ tarafında, Sirkeci’ye
en yakın bölümünde Semih Lütfi Kitabevi, aynı sırada yokuş