SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Hüsrev HATEMİ
- 71 -
alfabeyi bildiğini düşünerek, kitabı kendisine uzattım. Kitabın
adının “Edebiyat Sohbetleri” olduğunu anlayınca hafif mah-
cup olarak “Güzel, ama yine de derslerinizi ihmal etmeyin.”
diyerek sustu.
İstanbul Üniversitesi Merkez Binası kapısında polis kontrolü
yoktu. Üniversite bahçesini ve Beyazıt Kulesini görmek iste-
yen herkes girebilirdi. 27 Mayıs sonrası da, bu binaya giriş
serbestti. 1968 gençleri ve özellikle 1970 gençleri bu binayı
netameli hâle getirdiler. Süleymaniye Camii’nin içi ve dışı,
sükûnet ve mağfiret iklimi idi. Fakat Beyazıt Meydanı’nın
şekli daha 1956 yılında bozulmuş, meydan hem labirent hem
yokuş haline getirilmişti. İşte o yıllar, yani 27 Mayıs’a bir iki
yıl kala, Süleymaniye de bozuldu. Seraskerlik binasının soluna
sapılarak Süleymaniye’ye götüren yolda, Yani Beyazıt Devlet
Kütüphanesi binalarının hemen karşısında 1957 kışında şu
manzarayı görmüştüm:
Bir çadır kurulmuş, önünde çığırtkan ve münasebetsiz ta-
vırlı bir adam, elindeki çanı çalarak “Büyük fedakarlıklarla
Şahmeran’ı avladık. Aman Allahım neler yaratıyorsun” diye
bağırıyor ve Şahmeran’ı avlamış olmak yalanı ile bugünün 2,5-
3 lirasını ödeyen, çoğunluğu hafta sonu izninde geziye çıkan
erler olan saf müşterileri avlıyordu.
1957 kışında o Pazar günü, çok kederli olarak eve dönmüş-
tüm. “Bana Üniversitesi, Kitaplığı, Camii, Sahafları ile tam bir
kültür semti gibi görünen Beyazıt Meydanı, Pazar günleri ne