SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Rasim
ÖZDENÖREN
- 82 -
Sokağın hem havasına hem literatürüne aşinaydık. Sokağın
her tür yaşantısı bizle içselleşmişti. Böyle konuşmalar da
dahil, biz gerçi küfretmezdik ama, bütün o konuşmaları
en ince ayrıntılarına kadar bilirdik ama kullanmazdık.
Çocukluğumuzu dolu dolu yaşadık.
İkinci sınıftan üçüncü sınıfa geçtiğimiz 1949 yılında babamın
tayiniMaraş’tanMalatya’ya çıktı. Malatya’ya geldiğimizde bana
göre o tarihte en sıcak mahallelerinden birisi, İstasyon cadde-
si üzerinde Sıtmapınar mahallesinde oturduk. Hapishaneye
çok yakındı, hapishaneye birkaç adım bir mesafede oturduk.
Evimizin de hemen arka sokağında yine Malatya’nın diyebi-
lirim ki en yoksul mahalleleri ve en yoksul çocukları vardı.
O çocuklarla bizim hem mahalle arkadaşlığımız hem de okul
arkadaşlığımız başladı ve devam etti. Maraş’tan Malatya’ya
geldiğimizde biz haliye Maraş şivesiyle konuşuyorduk. Biz şi-
vemizin yadırgandığını gördük, orada. Alaeddin’le kafa kafaya
verdik, biz bu Malatya şivesini hemen öğrenmeliyiz, alışmalı-
yız dedik ve zaten kendiliğinden de çok kısa bir sürede alıştık.
Bugün mesela kullandığım Malatya şivesine doğma büyüme
Malatyalıların bildiğini zannetmiyorum. Nitekim test ettiğim
oluyor zaman zaman. Konuştuğum Malatya şivesi bugünün
genç Malatyalısını yadırgatıyor.
İlkokulu Malatya’da bitirdik ortaokula Malatya’da başladık, bir
de mahalle değiştirdik Malatya’da. Bir mahalleden başka bir
mahalleye gittik. Yeni gittiğimiz Saray Mahallesi Hükûmet bi-
nasının arkasındaydı. Biz artık kendimizi iyice Malatyalı gibi