SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Cihan AKTAŞ
- 176 -
Sarıyer’de röleve ödevim için yaşlı konakları dolaşıyor,
Tepebaşı’nda bina detayı örnekleri inceliyor, okul ve iş hanı
projeleri için Kasımpaşa ve Üsküdar’da uygun arsa arıyordum.
Anadolu yakasında huzurevleri ve kimsesiz çocuk yurtlarını
gezerek çeşitli sorunların yanı sıra mekanlardan ileri gelen şi-
kayetlerini anlamaya çalışıyordum. Küçükyalı’da çok iyi bir
okuyucu olan Mevhibe Kor’un Turgut Reis Apartmanı’ndaki
evinde düzenlediği okuma günlerine katılmaya başlamış-
tım. Hem Kur’an okumayı geliştirmek hem de İslamî bilgi-
lerimi güçlendirmek için ablam Hülya Aktaş’la birlikte bir
yazı Süleymaniye’deki Tuğba Kur’an Kursu’nda geçirdik.
Hocalarımızın arasında Osman Öztürk, Nedim Urhan gibi
ilim adamları vardı. Kız Kur’an kursunun yatılı okul hayatını
çağrıştıran düzeninin izlenimleri ileride bazı öykülerime sine-
cekti. Süleymaniye ihmal edilmiş mezarlıkları, türbeleri, kita-
beleri, kütüphanesi, ıssız camileri ve ansızın Eminönü’ne ulaş-
tıran hareketli, şamatalı sokaklarıyla çekiyordu beni. Az ilerisi
Cağaloğlu’ydu. Süleymaniye’ye gelirken bazen bir kitapçıya
uğruyordum. Kursta kaldığım sırada tanıştığım nişanlı bir
genç kızla şiir üzerine konuşurduk. Nişanlısının ondan Sezai
Karakoç şiirlerini iyi anlaması yönünde bir beklentisi olduğu-
nu, Karakoç şiirlerini adeta bir layıkıyla anlamama endişesiyle
okuduğunu söylediğinde şaşkınlığa kapıldığımı hatırlıyorum.
Süleymaniye dönüşlerinde bazen de Eminönü’deki Zeki Sayar
yönetiminde yayımlanan
Arkitekt
dergisinin bürosuna uğru-
yordum. Mimarlık mı yapacağım, gerçekten yapabilir miyim,
