Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 174

SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Cihan AKTAŞ
- 172 -
tanıştırdılar, uzaktan uzağa bir selamlaşma oldu. Kibirli ya da
itici değildi Zarifoğlu. Yine de usta şairlerin okurlarını soru-
larıyla şaşırttığına dair önyargım nedeniyle, aynı salonda uza-
ğında kalmaya devam ettim ve sonraları bunun pişmanlığını
yaşadım. O erkence aramızdan ayrıldı çünkü. Uygun tanışma
anı bir daha gelmeyecekti. Artık onu görmenin, sohbet et-
menin, sorular sormanın imkânı yoktu. Mavera bürosundaki
çekingenliğimle, şairi yakından tanıma, onunla sohbet etme
fırsatını kaçırmış oldum.
(Aynı çekingenlik yüzünden Sezai Karakoç’u eserlerini oku-
mayı sürdürdüğüm halde yakından tanımam, 2005 yılında
Asım Gültekin’in düzenlediği bir ziyaretle mümkün oldu.
Korktuğuma uğramadım üstelik.
Gerçek Hayat Dergisi
’nde
“Diriliş Mimarı’na Saygı” başlığı altında şöyle anlatmıştım:
“Gitme, demişti bir yakınım, bırak büyük şair bildiğin gibi
kalsın dünyanda. Başka biri, ondaki benmerkezciliği kaldı-
ramayacağımı, bürosundan üzülerek ayrılacağımı öne sürdü.
Çünkü mesela ziyaretçilerine, ‘Ben türbe miyim ki’ diye bağı-
rıp çağıran ya da somurtarak tek kelime etmeyen hatta onları
pekala da kovmaktan beter hale getirebilecek, aksi bir üstat ti-
piydi resmedilen. Tasvirler genel olarak böyleydi ama yine de
bana göre eksikti hatta yanlıştı; kesinlikle bir yerde hata edili-
yordu. Şiirleriyle beslendiğimiz o büyük şairi kendim de gör-
meliydim, bunu hep istiyordum ve nihayet yanındaydım işte.
1...,164,165,166,167,168,169,170,171,172,173 175,176,177,178,179,180,181,182,183,184,...194
Powered by FlippingBook