109
Necip Fazıl bu kez aynı olayı soyut planda, düşünce
dünyasında sonuna kadar götürmeyi dener; “Odora di
femina”yı [kadın kokusunu] “Allah arayışı”nın ve ondan
mahrumluğun bir aracı olarak yorumlar.”
Her ne kadar
ani bir değişmeyle, üçüncü değişkene dönerek
kurtulduğunu belirtirse de diğer değişkenler de her
zaman devrededir.
94
Mustafa Durak, Necip Fazıl’da
‘Kadının Değişkenleri’
olarak
‘Kumar, At Sevgisi ve Tanrı’
yı görür.
95
Rasim
Özdenören’e göre
Necip Fazıl’da “kadın fikri ve “kadın kokusu”nu
duyma melekesi de çok erken yaşlarda gelişmiştir.
Mişel Zevako’lardankaptığı etkiyle, büyükbabasının
Sultanahmet taraflarındaki bir dostuna yaptığı
gece ziyaretleri esnasında, uşaklarından biri elinde
feneriyle yol gösterirken onun da çini sobanın uzun
maşasını beline kılıç diye takarak büyükbabasının
muhafızı bir şövalye edasıyla arkadan yürüdüğü
düşünülürse; bu şövalye ruhunda kadınmeselesinin
bu kadar erken gelişmesine şaşılmaz sanırım.
Daha on yaşlarındayken kadın meselesi onda içini
kavuran bir his hâlindedir. O yaşlarda, Latinlerin
odora di femina
(kadın kokusu) dedikleri şey bütün
mesamelerini doldurmuştur. Bu kokuyu şöyle
tanımlıyor: “kadının dışarıdan süründüğü değil,
içeriden gelen öz kokusu, mânâ kokusu, cinsiyet
kokusu, mücerret kadınlık kokusu...” (Babıâli, s.161).
94 Mustafa Durak;
Ben Terkisinde Necip Fazıl
,
Metin Çözümlemeleri
,
Multilingual Yayınları, İstanbul 2008, s. 144- 147.
95 Mustafa Durak; a.g.y.