110
İlk gençlik yıllarının hercâi, gelgeç ilişkilerini bir
yana koyarsak ilk gerçek aşkını, Babıâli’de
‘Nokta
Nokta’
diye adlandırılan ve bir Osmanlı paşasının
kızı olan, o zamanlar 40 yaşlarına yakın ve
başından iki evlilik geçmiş bu kadında yaşamıştır.
Kendisi de o sıralar 30 yaşındadır ve o yaşa kadar
‘kadın davasında mahkûmluğu (aşkı) tatmamıştır.
(Babıâli, s.164). Necip Fazıl, bütün arzusuna ve
taktiklerine rağmen, ‘usta’ diye nitelendirdiği bu
kadına ulaşamaz. Tam o sıralarda, Şirket-i Hayriye
vapurlarının birinin salonunda rastladığı garip
ve esrarengiz kişiden mürşidinin ‘adresini’ de
almış ve tam bir hengâme yaşamaktadır. ‘
Odora di
femina’
öylesine bir alev almıştır ki, şiddetle muhtaç
olduğu bu adrese gitmeyi haftalarca erteler, hatta
unutur. Bütün arzusu, sabit fikri şimdi bu kadında
odaklaşmıştır. Onu elde etmek için elindeki bütün
imkânları kullanıp harcar, yeni fırsatlar kurar, fakat
hepsi boşuna. Bu çabaları sırasında, bir lise çocuğu
hamlığıyla onun karşısına başka kadınlar çıkarmayı
dener. Fakat sökmez. Kendisinden memnun ve
nefsinden razı olmadığı buluşmaların hıncını
çıkarmak için ona mektuplar yağdırır. Ama dilekçe
üzerine dilekçeyle iş takibine benzeyen edebî bir
takdirden öteye bir başarı kaydedemez. Yazdığı
mektuplar konusundaki düşüncesi de şudur: ‘İşi
mektuba döken erkek zaten meydan muharebesini
kaybetmiş demektir. Kendisi, tavrı, edası, fizik
bütünlüğü dışında davayı postacı elinde fikre
havale etmek, ne zaaf, ne zaaf!’ (Babıâli, s.180) Buna