77
eğitim camiamızın, belirli bir zaman diliminde eğitimden
geçirilmesidir. Bu eğitim sonucunda sınava tabi tutulma-
sını, sınavdaki başarı durumlarına göre özlük durumları-
nın düzeltilmesini istiyoruz.”
Akif İnan’ın sendikacılığı edebiyat çevresinde kimi
zaman taltif edilirken kimi zaman da eleştirilere ma-
ruz kalmıştır. Niyazi Yavuz bu durumu “kıskanç-
lık”la açıklıyor ve yazısını Nazif Gürdoğan’dan bir
alıntıyla destekliyor:
“Şair adamın aklı sendikacılıkta
olmaz. Aklı sendikacılıkta olan adamdan da şair olmaz.
Onun gözü sendikacılıkta değildi, onun için (önceleri)
sendika işin eğlencesiydi. O yakaladığı şiiri ve medeniyet
anlayışını geniş kitlelere ulaştırmak için sendikacılığı da
araç olarak kullandı.”
24
Bu yönüyle Akif İnan’ı Nuri
Pakdil’e benzetir Nazif Gürdoğan.
Akif İnan’ın şiirinin serüvenle değil eylemle el ele
giden bir şiir olduğunu ve Nuri Pakdil gibi “Eylem
yapıyorum, o hâlde varım.” demek istediğini söyler.
Ali Haydar Haksal da Akif İnan’ın sendikacılık mü-
cadelesine bir başka açıdan bakıyor ve onun sandi-
kal faaliyetlere kendisini vermesini bir
tür kaçış ola-
rak nitelendiriyor. Haksal’a göre insan parçalara bö-
lündükçe toplanmak denilen gücü ne yazık ki ken-
dinde görememekte. Gerçekten Akif İnan, Haksal’ın
dediği gibi “yapması gereken işlerden”
(yazmaktan)
taviz mi vermiştir sendikal uğraşlarla? Bu yargı onu
ve yazdıklarını çok seven biri tarafından söylendi-
ğinde yanlış yorumlamaktan özellikle kaçınmak
gerekir. Zira Haksal’ın vurgulamak istediği “keşke
daha çok yazsaydı” ile özetlenebilecek bir hayıflan-
24
Niyazi Yavuz;
Ölümünün I. Yılında Akif İnan
, s. 6-17.