151
bir daha bulamayacak, tanıyamayacak noktaya geliriz.”
39
Akif İnan bütün düşünce dünyamızda olduğu gibi
teknik sorunlarla da ancak yerli bir kafayla, yerli bir
yürekle baş edebileceğimizi savunuyor.
DİN SANATIN TÜKENMEYEN KAYNAĞIDIR
Hayat, inandıklarımızın hayatımızda hareket kabili-
yeti kazanması ise şayet, Akif İnan’ın din ile ilişkisi
de bu minval üzeredir diyebiliriz. Din, yaşantımızı
üzerine oturttuğumuz sistemin adıdır. Hayatın bir
temi ve de sistemi vardır. Temasına aldırış etmeden
hayatı yaşamak bizi dünyaya geliş gayesinden kapı
dışarı eder. İçerisine her türlü duyum, düşünce ve
etkileşimi alan din, sanatın en elverişli ve en velut
kaynağıdır. Yaşadıklarımızdan çok daha fazlası var-
dır dinî rabıtamızın içerisinde. Beklentilerimiz, he-
yecanlarımız, korkularımız, fizikötesi tasavvurları-
mız vb. Uygarlıkları da dinsiz düşünmek mümkün
değildir.
Adı ve özelliği ne olursa olsun her uygarlık biriki-
minin, renk ve kokusunun çok önemli bir kısmını
dinden kazanmıştır. Müzikten mimariye, edebiyat-
tan resme kadar bu böyledir. Sanata giderken dini
dışarıda bırakan bir medeniyete rastlamamıştır bu
gök kubbe.
Akif İnan’a göre din, medeniyet için o denli zaruri
bir sistemdir ki din düşmanları bile bu söylemleri-
ni din üzerinden yürütmek mecburiyetinde kalmış-
lardır. Dinden soyutlanarak din düşmanı bile olun-
maz. Aydınları ve yöneticileri dinsiz olan toplumda
sanat güdük kalır. Yöneticileri edebiyat ve sanatla
39 M. Akif İnan;
Din ve Uygarlık, Akabe Yayınları,
s.72.