30
bilhassa özen gösteren bir adamın gözleriyle, onun
ölçüsü, onun şartlarıyla dış dünyayı takip etmeye;
adamın ölçülerini bir boyut olarak anlatısına kat-
maya dikkat etmiştir. Böylece Türk romanında bir
gelenek ters yüz edilmiştir, Gül YetiştirenAdam’la.
20
Meydana gelen değişmeyi, hayretle, şaşkınlıkla,
dehşetle seyreder. Yanındaki torununun oğluna,
“Biliyor musun, beni getirip buraya gözüm kapalı
olarak bıraksalar da işte senin doğduğun yer burası
deseler inanmazdım.” dedirtecek kadar
baş döndürücüdür değişme. Fakat bunu anlayabil-
mek için elli yıl evden dışarıya çıkmamış olmak lâ-
zımdır. Ahmet ise bu değişikliklere gözlerini açmış-
tır. “Ama dede” der, “bunların hiçbiri yeni değil ki
çoktan beri var.” Asıl darbeyi ise camide yiyecektir
yaşlı adam.
“Adam camiyi dolu bulacağını sanmıştı. Birden az bir
cemaat görünce şaşırdı, ama bu şaşkınlığının yersiz ol-
duğunu anlamakta gecikmedi. Onu asıl şaşırtan ayakka-
bılarını bıraktıkları rafta bir fötr şapka görmesi olmuştu.
Birden tüyleri diken diken oldu. Kendisi yol boyunca
takkesini çıkarmamıştı. Farkında olmadan başını yokladı,
takkesi yerindeydi. İnsanların kiminin başı açık, kimileri
takkeliydi. Her şeye şaşırıyordu. Yerler zengin halılarla
döşenmişti. Bu da çok şaşırtıcı göründü ona. Ama susma-
ya karar vermişti.
Caminin, o bildiği yapısı değişmemiş olmakla, her şey
kendi zamanlarındaki yerinde durmakla birlikte bir şey-
20 Âlim Kahraman;
‘Gül Yetiştiren Adam’ Veya Çağdaş İnsanımızın
Sergilenmesi
,
Bir Duyarlığın Çağdaş Biçimleri,
İncelemeler, Akabe Yayınları,
İstanbul 1985.