Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 29

27
muna göre yalnızlık, yoksa yalnız duymazdı kendini- sez-
gilerini alabildiğine inceltmiş, bileylemişti.
Avlusuna küçük bir çiçeklik yapmıştı bu ara.
Karısı ölmüştü, şimdi torunları var, haftada birkaç kez
yoklamaya gelirler onu, gereksinmelerini karşılamaya ça-
lışırlar, o da torunlarıyla konuşur, torunlarının çocukla-
rını ellerinden tutarak küçük çiçek bahçesinde gezindirir,
belki onların henüz anlamaktan uzak bulunabilecekleri
şeyleri anlatır.”
15
Fakat bu minval üzere geçen elli yıldan sonra ‘protes-
tosu’nun yeterliliği konusunda şüpheleri başlar: ‘Acaba
kendisi bir korkak mıydı?’ ‘Ona göre, arkadaşları kelle ve-
rirken kendisinin bir yerlere gizlenmiş olması korkaklıktı,
kaçaklıktı. Bunu biliyordu. Anlıyordu. Çok iyi duyuyor-
du. Fakat durup dururken kelleyi ipe uzatmak da akıl kârı
değildi.’
Şüpheleri devam eder.
“Ne yapıyor? Çiçek yetiştiriyor. Kendisininkinden daha
iri, daha kırmızı, daha beyaz ve daha kokulu güller yetiş-
tiren kimse yoktur. Güzel kokuyu sevmenin sünnet oldu-
ğunu bildiği için, güzel kokuyu sevebilmek adına korkunç
güzel kokuları olan iri güller yetiştiriyor. Yemen’den gül
tohumları sipariş ediyor. Hepsi bu. Ama bununla nere-
ye kadar gidebilir? Bir yere gidebilir mi? Hayır düpedüz
kendisini aldatıyor.
Bir çıkar yolu olmalı bu işin diye düşündü. Ama ne? Tek
başına ne yapabilirdi? Kimseyle bir ilişkisi yoktu. Demek
15 Rasim Özdenören;
Gül Yetiştiren Adam
, 2. Baskı, Akabe Yayınları,
İstanbul 1985.
1...,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28 30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,...164
Powered by FlippingBook