142
vardır. Kitabı görünce, ‘Hadi bu kitabı da alıp oku-
yalım.’ der. Bir yerde, Hz. Muhammed’den ‘baldırı
çıplak çöl bedevisi’ diye söz eder.
“Bu ibareyi görünce
şok oldum. Hatta panikledim diyebilirim. Kitabı bıraktım,
kafam allak bullak oldu. Kitaba bir şey yapmadım. Halen
durur o kitap, iyiki de duruyor. Çünkü zaman zaman bazı
atıflarda bulunuyorum ve işime yarıyor o kitap. Benim
kitap yırtma alışkanlığım yoktur. Fırlatmak, ayaklarımın
altında ezmek gibi o tür şeyler yapmam. Ama zaman için-
de ondan rövanşımı alırım. Nitekim, son beş-on yıl için-
de birkaç kez o kitaba atıfta bulundum. Her defasında da
o dönemin ruh halini, siyasanın despotluğunu gösteren
ipuçlarına rastlıyorum ve benim için bir mehaz değeri
taşıyor o kitap. Ama kitabı okuduğum sıralarda, on-on
beş gün buna nasıl cüret edilebildiğini havsalama sığdı-
ramıyorum ve bunun bir
şekilde cezalandırılacağını dü-
şünüyordum. Fakat o ayın Varlık dergisi çıktı, her zaman
olduğu gibi biz gene dergiyi aldık. Dergi her zamanki
dergi. Onu okuyorum, Yaşar Nabi’nin gene yazısı var
orda. Henüz çarpılmamış, bir şey olmamış. Beklediğim
şey olmamış. Tam tersine, şöyle bir şey, tam şeytani bir
üfleme bu: Dedim ki demek bu da oluyormuş, böyle de
söylenebilirmiş.”
İlk Telif:
1000 lira almıştır. Ankara’ya geldiği ilk yıl-
lardır. Kıyafet ve kitaba yatırmıştır bu parayı.
İlke:
Onun yazma ilkesini şu üç kelimeyle özetle-
mek mümkündür: İstikrar, itidal ve düzen. Bunların
atmosferi ise samimiyettir. O kadar ölçülüdür ki
yazılarında kimsenin ‘gaz’ını alacak söyleyişe iti-
bar etmediği gibi, ‘gaz’a getirecek üslûba da itibar
etmez. Örneğin, kışkırtmaz, kızdırmaz, kırmaz, kö-