132
alması yanında,
Aşkın Diyalektiği
kitabında da bütü-
nüyle aşkı tartışır. Bir sanatçı görüşü, duyarlığıyla
okuru yeni ufuklara taşır.
Özdenören, aşk kavramının, aşk etrafında yapılan
tartışmaların, aşk hikâyelerinin peşine düşerek yeni
açılımlar getirir. Aşk olayını, kalp, cinsellik, vuslat,
kıskançlık, biriciklik, yetenek, kaybetme korkusu,
imkânsız aşk, engel, hastalık/delilik, yalnızlık, ölüm,
evlilik kavram ve temalarını odak olarak inceler.
Aşk; Rasim Özdenören’deki felsefi birikim, tasavvu-
fi derinlik ve sanatçı duyarlılığıyla kapsamlı, çağdaş
bir yoruma ulaşır.
Aydın:
“Aydın değilim!” der Server Vakfı’ndaki
bir konuşmasında. Ona göre iki aydın vardır:
Bediüzzaman Said Nursi ve Necip Fazıl. “Ben dâhil
aydın değiliz; çünkü sorgulamak hesaplaşmak gere-
kiyor!” deyince bir genç de şunu sorar: “Ne yapmak
lazım, ne yapmalıyız?” “Şimdi hesaplaşmadan geç-
mek lâzım… Şimdi, Bediüzzaman ile Necip Fazıl’a
aydın deyişimin nedeni şu: Bu, onların fikrine öyle
yüzde yüz katılıp katılmama meselesi değil. Orada
şunu da söyledim: Bediüzzaman, Abdülhamit döne-
minde ona muhalif olarak bir protesto yürüyüşüne
katılıyor. 31 Mart vakasını hazırlayan yürüyüşler-
den birisi o... Orada Sultanahmet’e doğru yürürken
‘Zalimler için yaşasın cehennem!’ diyor. Bu, harika
bir slogan. Bu sloganı Abdülhamit Han’a karşı söy-
lüyor Bediüzzaman. O zaman işte aydın tavrı var
Bediüzzaman’da. Cesur tavır. Kendisinin bir mani-
pülasyona geldiğine ihtimal vermek istemiyorum.
Necip Fazıl’ın da herhangi bir manipülasyona gel-