139
tanışıp görüşeceklerine dair söz verdikleri; ancak
karşısındakinin bu sözü unuttuğu bir durumda, kaç
saat, kaç dakika, kaç saniyedir onu söz verdikleri
yerde beklediğini söyleyebilecek kadar, güçlü bir
belleğe sahiptir.
Harita:
İkiz kardeşiyle üçüncü sınıftayken ablaları
dördüncü sınıftadır. Ablasının bir tarih kitabı var-
dır. O kitabı kelimesi kelimesine ezberlemiştir. O yıl
babası bir harita getirmiştir. Nerede ne var haritası…
“Çok ilginç bir haritaydı. O haritaya beraber çalışırdık. O
haritadan birbirimize şehirleri sorardık.
Mesela Siirt nerede? Zaman tanırdık, o zaman içinde
bulacak, bulamazsa ona ceza verirdik. Ne ceza verirdik
hatırlayamıyorum, ama bir ceza uygulardık. Her şeyi
ezbere söyleyecek hâle gelmiştik. Sonradan okuduğumuz
coğrafya kitaplarında bu bilgiler bizim çok işimize ya-
radı. Herkes sil baştan öğrenirken biz zaten biliyorduk.
Ezberlediğim bazı şeyler hâlâ aklımda.”
Hilm:
Dışarıdan bakınca, Rasim Özdenören sözlü-
ğünde en fazla yer tutan ve ona en çok yakışan sı-
fat bu olmalı diye düşünüyor insan. Onun kızdığını
tahayyül etmek olası görünmüyor. Dışarıya fırlaya-
cak öfkeler, yüzünün yumuşaklığında eriyor sanki.
Yüzündeki her devinim, bir tebessüme evrilecek gibi.
Sakin, sevecen ve sempatik. Anlatımında da bütün
köşeler, sivrilikler yumuşatılmış. Yazılarında keskin
ve kırıcı bir cümlesine tesadüf edilmez. Muarızlarını,
sevmediklerini dahi ılımlılık içinde cevaplandırır.
İlk Karne:
İlk karnesini hatırlar. İlkokul öğretmenle-
rinden birini de… Dersine çok az bir süre gelmiştir.