134
biz Müslümanız da onlar Müslüman değil mi? Biz
Müslümanız da ötekiler gâvur mu? Biz niye kendi-
mize Müslümanız diyoruz?’ Bu tür şeyleri tekrarlat-
madım, o cümle benim için yeterli oldu.”
Bahane:
Ali Kutlay, onun yazdıklarını beğenmez.
Özdenören ise onunkileri istisnasız beğenir. Hatta
Özdenören’e, ‘şurası şöyle, burası böyle olsa’ şeklin-
de akıl verir. Fakat onun tavsiyelerine de Özdenören
uymaz.
“Yani çevremden iyi yazıyorsun şeklinde bir
destek de görmedim. Şimdi hikâye yazma olsun, deneme
yazma olsun her ikisinde de, önce fikir bulutsu bir hâl-
de, çerçeveleri tam kesinleşmemiş bir şekilde oluşur zih-
nimde. Ardından yazmaya başlarım. Bu düşünme aylar
hatta seneler boyunca da sürebilir. Belki çok tuhaf gelecek
ama hayatım, hiç istediklerim doğrultusunda yönlenmedi.
Hayatım boyunca başkalarını kırmamak, onların gönlü-
nü hoş tutmak için çabaladım durdum. Hatta yazarlığa
başlamam bile bir bakıma başkasının vasıtasıyla oldu.”
Çocukluk:
İki buçuk yaşına kadar hatırlar. Özellikle,
dedesini… “Bunu, nereden biliyorum? Çünkü,
Dedem, 1943 yılının Mart ayında ölmüş. Biz 1940’ın
Mayıs ayında doğmuşuz.”
Dede:
Dedesinin öldüğü günü hatırlar.
“Ölmeden
önce o hasta yatağında yatarkenAlâeddin ile beraber onun
etrafında oynardık. Bizi karnının üzerine oturturdu. Çok
büyük olsak zaten oturtması söz konusu değildi. Fakat
her şey bir tarafa, dedemin ölüm tarihi günü gününe
belli. Bizim doğum tarihimiz yaklaşık olarak günü günü-
ne belli. Onun rahatsızlığı epeyce sürmüş. Bir yıl kadar
sürmüş. O hastalık sürecini hatırlıyorum ben. Tabiî daha