73
retmenler odasında hatta çok zaman evinde devam ederdi.
Öğrencileri çiçeğin balözüne hucum eden arılar gibiydi-
ler. O sert görünüşlü, ağır başlı insan, öğrencileri ile bir-
likteyken âdeta bambaşka bir kişiliğe bürünürdü. Severdi
öğrencilerini; onlar da onu severdi. Mesleğini ibadet gibi,
kutsal bir görev gibi icra eden insanlardandı.”
23
Akif
İnan’ın öğretmenlik yaptığı okullardan bir diğeri
de Türkiye’de en yüksek puanla öğrenci alan birkaç
okuldan biri olan Ankara Fen Lisesi’dir. Böyle fen
ağırlıklı bir okulda edebiyat dersi vermek her yiği-
din harcı değildir. Fakat Akif İnan yapısı, birikimi
ve sevecen yaklaşımı ile kendini onlara sevdirmesini
bilmiş, onların zihinlerinde çok önemli hayati izler
bırakmıştır. Öğrencileri ona ‘Makif Baba’ lakabını
takmışlardır. Bu lakap onun öğrencilerine karşı ne
denli babacan davrandığına işarettir. Sanat, edebi-
yat ve düşünmeden uzak sadece sürekli ders çalı-
şan öğrencilere acıdığını açıkça belirtir, onlara hayat
konusunda bir tür rehberlik ederdi. Öğrencilerinin
anlattıklarına göre motomot kitaba bağlı kalmaz ve
öğrencileri kitapla başbaşa bırakmayıp müfredatın
da çok üstüne çıkardı.
O basit, sıradan bir öğretmen olmamıştır hiçbir
zaman. Ona göre eğitim meselesi aynı zamanda
bir medeniyet meselesidir. Kadim medeniyetimizi
yeniden ihya ve inşa etmek için yeni kuşakları bu
bilince uygun bir şekilde yetiştirmek görevimiz
vardır. Zihinsel inkılap olmadan bunu başarmamı-
za imkân yoktur. Bunu gerçekleştirecek olanlar da
öğretmenlerdir. Akif İnan öğretmenlere bu ihya gö-
23
Mehmet Akif İnan Kitabı, s. 133.