74
revini verirken hiç kuşku yok ki belli bir keyfiyete
sahip öğretmenden, köklerine bağlı eğitimcilerden
bahsetmektedir. Öğretmenlerin de zihinsel boşluk-
lar taşıdığının farkındadır elbet. Üstlenmiş olduğu
sendikal sorumluluk aynı zamanda öğretmenlerin
zihinsel deformasyonu düzeltmeye, hafızalarını ta-
zeleyip, bilgilerini güncellemeye hizmet etmek gibi
bir amaca da matuftur.
SENDİKACI YÖNÜYLE AKİF İNAN
Bazı insanları bazı görevlere mizaçları sürükler.
Hasbelkader bir vazifenin içinde kendini bulanların
durumunu talihlerine verirsek de umumiyetle insan
hangi mizacın insanı ise o doğrultuda bir işin ya kal-
fası ya ustası veya ya takipçisi ya uzmanı, bazen de
ya neferi ya da kahramanı olur. Yola koyulmak bir
nevi mizacın gereğini yapmaktır. Akif İnan’ın hayat
serüveniyle bağdaşan mizacı da bu yargımızı doğ-
rulamaktadır. Her şeyden evvel o derleyip topar-
layan, sulhe kavuşturan, organize eden ve öncülük
eden bir mizacın adamıdır.
Fiziği, ses tonu, yaklaşım biçimi, insan ilişkile-
ri ‘öncü otoriter’ bir kişiliğe sahip olduğuna işa-
ret etmektedir. Her ne kadar düşünce ve edebiyat
çevresi onun bir eğitim sendikasının başında öncü
rol alışına sonradan tanık olsa da Akif İnan’ın sen-
dikal çabası daha eskilere dayanır. İlk olarak 1969-
1972 arası üç sene Ankara’da Türk Taşıt İşverenleri
Sendikası’nda uzman olarak çalışmıştır. Sendika an-
layışını hiçbir zaman ideolojik bağnazlık teşekkülle-
ri gibi düşünmemiş, medeniyetimizde var olan es-
