Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 44

42
rumu daha çok diriliş uykusu olarak düşünmeliyiz.
Zira taşıdıkları ‘tohum’ neşvünema bulacak zamanı
bekliyordu. Bu arada Allah’ın, sadece dinî hassasi-
yetleri nedeniyle günah ve kötülük dolu bir dünya-
terk etmek isteyen Mağara Ashabı’na uykuyu ve
uyanışı bahşettiğini vurgulamalıyız.
Kahraman da bir tohumu emanet olarak taşımak-
tadır, elbette. Ancak öyküdeki kurgulanış biçimiy-
le, durumu alabildiğine umutsuzdur, karamsardır.
Sitare
etrafından kurgulanan modern hayat biçimiy-
le hiçbir teması yoktur. Yeni hayat ondan habersiz-
ce akıp gider ve dahası, hayatı da kendince biçim-
ler. Bir gazete haberi dışında yolları hiç kesişmeyen
gelenek ve modern hayatın temsilcileri birbirlerinin
dünyalarına sağırdırlar. Aslında yazarın; gelenek ve
modern arasındaki çatışmayı, uyuşmazlığı, çelişki-
yi verebilmek için, iki hayat biçimini öyküsünde hiç
temas ettirmemesi; kahramanın pasif direnişini de
anlamsızlaştırır, içeriğini boşaltır. Zira pasif de olsa
bir direnişin anlamlı olabilmesi için taşıdığı mesa-
jın insanlara mutlaka iletilmesi gerekir:
“Kimseyle bir
ilişkisi yoktu. Demek ki bir etkinliği de yoktu. Öyleyse,
bütün bir ömür kendisini aldatmaktan başka bir şey yap-
mış değildi. Korkunç bir şey, diye düşündü, daha önce
nasıl fark edemedim bunu? Yoksa protesto ediyorum, diye
korkumu mu gizlemeye çalıştım ben?
33
Üstelik kahra-
manın yaşadığı bu ilişkisizlik, öykünün ilerleyen
bölümlerinde, onu ‘tuhaf, ‘yarı deli’ bir insan du-
rumuna sokar. Burada Mağara Ashabı anısına bir
mescid yapılması önerisini anımsarsak onların me-
33 Rasim Özdenören; a.g.y.
1...,34,35,36,37,38,39,40,41,42,43 45,46,47,48,49,50,51,52,53,54,...164
Powered by FlippingBook