33
birinin beklemediği bir cümledir. Hepsi zınk diye
kalır. Rasim Özdenören,
“Bu cümleyle ben yeniden
doğdum”
derken Alâeddin Özdenöeren ve Cahit
Zarifoğlu’nun içinden geçenlere de tercüman olmak-
tadır. Hepsi Müslüman olduklarını bilmektedirler;
ama hepsi bu cümleyle yeni bir kimlik edinmekte,
Müslümanlıklarına başka bir gözle bakmaktadır-
lar. Hepsinin kafasındaki arayış, dağınık fikirler bu
cümleyle nizama kavuşmuştur.
Maraşlı gençleri Sezai Karakoç’la ve Necip Fazıl’la
tanıştıran kişi Nuri Pakdil’dir. Nuri Pakdil’in bu
gençler üzerinde yönlendirici bir etkisi vardır.
İstanbul’da yaşamalarına rağmen Karakoç’la tanış-
mamış olmalarını anlayamamaktadır ve onlara o
sıralar askerlik yaptığı Bitlis’ten yazdığı mektup-
larda sürekli gidip Karakoç’la tanışın, demektedir.
Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören ve Cahit
Zarifoğlu, Karakoç’la tanışmaya böyle bir mektup
sonrası gitmiştir.
Erdem Bayazıt da kendisini hem Karakoç’la hem
Necip Fazıl’la tanıştıran kişinin Pakdil olduğunu
belirtmektedir. Bayazıt, Karakoç’tan önce Necip
Fazıl’la tanışmıştır. Pakdil, büyük olasılıkla yuka-
rıda anlattığımız mahkûmiyetin bitiminde, 1961’de,
Necip Fazıl’ın Balmumcu Hapishanesi’nden tahli-
yesine Bayazıt’ı da götürür. Necip Fazıl hapishane
çıkışı Meserret Oteli’ne gelecektir. Pakdil burada bir
karşılama merasimi tertip etmiştir. Necip Fazıl ora-
ya çok bitkin ve soluk bir yüzle gelir. Bu görüntü
Bayazıt’ı çok etkiler. Tanışma buruktur. Bu atmosfer
içinde Necip Fazıl’ın eğilip bükülmeyen “tunçtan