24
kuşak Necip Fazıl ve Sezai Karakoç’un emeği olarak
şiirleriyle, hikâyeleriyle, düşünce eserleriyle, edebi-
yat eleştirileriyle, çevirileriyle, çıkardıkları dergiler,
kurdukları yayınevleriyle kendileri gibi nice sanat-
çının yetişmesini sağlamıştır. Edebiyatımızda taşla-
rın yerine oturmasında bu kuşağın emeği büyüktür.
Sezai Karakoç’tan,
Diriliş
dergisinden, hatta lise yıl-
larında çıkardıkları
Hamle
dergisinden itibaren bu
kuşağın edebiyat planındaki serüvenlerini biliyo-
ruz; ama hangi ortamlardan geçerek Necip Fazıl’ın,
Sezai Karakoç’un yanında durmayı seçmişlerdir?
Niçin lise çağlarının doğal sonucu sayılabilecek yer-
lere gitmemişlerdir de Karakoç’un yanında durmayı
seçmişlerdir? İdeolojik bilinç diyebileceğimiz dönü-
şümlerini neye borçludurlar? Bu, bugüne değin üze-
rinde durulmayan bir husustur.
Bu kuşak 1960’larda, üniversite öğrenimi için gel-
dikleri İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde, ilk
sayısı Aralık 1976’da çıkan
Mavera
dergisine kadar
şiir ve yazılarını
Diriliş
ve
Edebiyat
dergilerinde ya-
yınlamıştır. Bu dergilerin “kadro”sudurlar.
Diriliş
’in
değil, ama Maraş’tan tanıdıkları Nuri Pakdil’le bir-
likte
Edebiyat
’ın kurucularıdır. Hem Nâmık Kemal,
Mehmet Âkif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç çizgisinin
çoğalarak edebiyatımıza yerleşmesini hem de kendi
içinde ancak büyük bir dehanın yeteneklerine yığı-
larak ayakta durabilmiş tek adam hareketinin çoğal-
tılarak toplumsallaşmasını sağlamışlardır.
Sanatçı kişilikleriyle Türk şiirinin ve hikâyesinin en
önemli yazarları arasına girebilmeleri, edebiyatımı-
zın tarihine geçebilmeleri bir yana, bu kuşağın ba-