98
ladı. Bu olaydan sonra Rasim’le Engin bir olup diğer
çocuklara pusu kuruyor, intikam alıyorlardı.
Rasim, benden daha iyi dövüşçüdür. Yumruklarını
körü körüne değil, bilinçli kullanır. O, ‘sakin tabia-
tının içinde dövüşçü bir ruh taşımıştır.’ Üstelik, be-
nim gibi olur olmaz şeylere karışmaz, karıştığı olay-
lara da tam karışırdı.
Çocukluğundan beri mertti Rasim. Verdiği sözü
mutlaka yerine getirirdi.
Ayrıca akıllıydı da. Mesela, ben oyuna daldığımda
evin yolunu unuturdum. Rasim ise arada bir eve uğ-
rar, boyunu gösterirdi. Şu hâlde, eve dönüşte kimin
dayak yiyeceği belli olmuştur.
Rasim’in hayatı hep muntazam ve kusursuzdu.
Oysa ben kâh
ceketimi kale taşının üzerinde unu-
turdum kâh ders kitaplarımı kaybederdim.
Rasim, seçiciydi. Günlük hayat içinde sathi sağdu-
yunun görmediği veya yanlış telakki ettiği şeyi yük-
sekten baktığı için görürdü. Onun, etrafında olup
bitenlere inanılmaz şekilde dikkat eden keskin bir
görüşü vardı.
Seçiciliği giyim kuşam konusunda da kendisini gös-
terirdi. İtinayla giyinirdi.
Verdiği kararlardan Rasim’i kolay caydıramazdınız.
Çok dikkatli bir çocuktu. Fakat kolay kandırılabilir-
di.
Rasim için ‘Hesabını iyi bilir, fakat hesabi değil-
dir.’ diyebilirim. Bunu, en iyi açıklayacak örnek şu