SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Şûle Yüksel
ŞENLER
- 57 -
evler almaz oldu. Mutlaka o dönemde de yanımda bir açık ar-
kadaşımı sohbetlere götürürdüm. O arkadaşlarım da, baktım,
benim önceden muhatap olduğum hoş olmayan davranışlarla
karşı karşıya kalıyorlar. Kendi kendime dedim ki “Bu böyle
olmayacak!” Hemen bir genç kızlar sohbeti düzenledim, işte
bu şekilde Elhamdülillah tesettür anlayışım azıcık daha kuv-
vetlendi. Namaza başladım. Ama hâlâ başımı tam değil yarım
örtünüyordum.
Ağabeyim bu durumdan habersiz. Annem ve kardeşlerim
de bana ayak uydurarak örtündüler. Daha o zamanlar yarım
yamalak durumdayken bir gün ağabeyim çıkageldi. Kadir
Gecesi’ydi. Geceleyin arkadaşlarıyla ibadet ettiklerinden sa-
bahleyin gelmişti. Biz içeride yine açık kıyafetlerle oturuyo-
ruz. Tabii ağabeyim bizdeki değişikliği bilmiyor. Biz de ken-
disine söylemediğimizin farkında değiliz. Çünkü aradan uzun
zaman geçmiş. Evde dört hanım gece gündüz muntazaman
namazlarımızı kılıyoruz. En küçüğümüz (Huzur Sokağı’nda
ismi Hilal olarak geçen Çiğdem) sekiz yaşında, o da namaza
başlamış, işte o gün hepimiz ağabeyime sarıldık. Konuştuk bir
müddet, hasret giderdik. Ağabeyim “Ben yorgunum, birazcık
uyuyayım, saat üçte bir arkadaşımla randevum var. Beni üçe
kadar kaldırmayın!” dedi, yattı. Biz de “Tamam” dedik. Tabii
bu arada epey bir konuşmuşluğumuz olmasına rağmen bizim
namaz kıldığımızla ilgili bahis açılmamıştı.
Birden; “Eyvah, namaz geçiyor!”, deyip hepimiz abdestlerimi-
zi aldık. Ağabeyim salonda yatıyor. Namaz kılmak için sade-