41
mayacak denli geniştir. Özellikle kızlar arasında cin
söylentileri dolaşıyor... Bir gün, evde yalnızken yarı
karanlıkta, son derece renkli ve süslü elbiseler giyin-
miş cinler görüyor.
-ya da öyle sanıyor-
Cin taifesi, dü-
ğün yapıyor, gelin götürüyormuş...
SEKİZ:
Maden’de üç yıl otururlar. Sonra yine Erga-
ni... Ergani’deki evlerinin önü bağ, arkası bahçedir.
Kuzey yönünde Zülküfül Dağı
-Baba Piran veya Baba
Firan Dağı-
vardır. Dağın tepesi iki parçadır. Bu iki
parçanın arasında Zülküfül peygamberin -Kur’an’da
Zülkılf olarak geçer makamı vardır. Söylentiye göre,
Zülküfül peygamber, askerleriyle burada savaşmış
ve şehit düşmüştür.
Ankara’dan gelen bir emirle bu makamın yıkılışı Ka-
rakoç’u derinden etkiler. Zülküfül, şiirlerine belirgin
bir motif olarak girer. Zülküf Can Yüce müstearıy-
la makam için bir şiir yazmış, kitaplarından birinin
adına
Makamda
demiştir.
Ergani’de günler birbirini izler, mevsimler değişir.
Yaz geceleri, toprak damlarda yatılır. Gökyüzü par-
lak yıldızlarla doludur. Uzun kış geceleri, yemişler
eşliğinde gazavatnameler, siyer-i nebiler okunur ve
dinlenir. Ve ramazanlar... Topun patlamasıyla açı-
lan iftarlar. Sahurlarda davullar. Mevlütlerde ‘hay
düşenler’… Düğünler. Harput, Urfa, Diyarbakır
sesli türküler. ‘Loli’ oyunuyla karşılanan yılbaşları…