29
aşaması ‘aşkınlık’tır, ‘aşkınlık’ da düşünce ötesi bir
kavrayış inceliğidir. ‘Aşkınlık’ın şairdeki karşılığı,
ortalama algılayışın çok ötesindedir.
Aşkınlık; en genel anlamda, şairin kendi içinden
çıkabilmesi, bütün insanlık çağlarının yaşattığı,
ölümsüzlük arayışı fikrini dillendirebilmesi ve
bunu yenilikçi ve çağdaş bir söyleme kavuşturmuş
olmasıdır. Onda, ‘aşkınlık’a denk düşen ölümsüzlük,
insanı mutlak hakikatle buluşturmaktır. Felsefi
değil, inançtan yeşermiş, kültürel duyarlıkla
özleşip özgünleşmiş, yerel, evrensel hatta güncel bir
‘aşkınlık’tır. Güncelliğini, tarihsel olmasından alır
ve
Diriliş
ismini koyduğu üst adlandırma, geçmişe
değil geleceğe yaptığı vurguyla gündeşlerinden
ayrılır, ‘aşkınlık’ kavramıyla diyalekt bir örünüm
kazanır ve aşkınlık kaçılamaz bir yazgı hâlinde aşka,
aşk da aşkınlık’a çalışır ömür ve eserler boyunca.
29
Karakoç’ta ‘aşk’ın ilk büyük konaklayışı
Monna
Rosa
şiiriyledir. Bu şiirdeki bireysel serüven, şiir
sanatının bütün değerleriyle çevrilidir. Çağdaş bir
‘aşk ağıtı’ kabul edilen Leylâ ile Mecnûn kitabının
özellikle üçüncü ve son bölümündeki söyleyiş;
etten, sinir ve kemikten kurtulur, bilgeleşir, idrak ve
evren değiştirir. Aşk en sonunda ‘ışık’ olur ve düz
söyleyişten derin söyleyişe geçer. Bilinen bir konu;
şiirli, büyülü, yeni bir mantık ve imaja dayalı dil
tutum ve anlayışının seçkin bir örneği olarak okurun
ilgisine sunulur.
30
29
Ömer Erdem; a.g.y
.
30
Ramazan Kaplan; Çağdaş Bir Leylâ ve Mecnun Hikâyesi,
Sezai Karakoç;
Hazırlayanlar: Mehmet Çelik - Yakup Çelik,
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara 2010.