Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 28

26
Gülten Akın, Sezai Karakoç gibi güzel kişiliklerle
aynı çağda yaşadığını düşünmenin bile kendisine
yetebileceğini düşünür.
Karakoç iltifatları pek sevmez. Bu tür ilişkilerle faz-
la tanışık değildir. Cemal Süreya’nın dediğine göre,
daha Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde birinci sınıf öğ-
rencisiyken Karakoç’a asistanlık teklif edilir; ancak
Karakoç bu teklifi kabul etmez. İslamın Dirilişi da-
vası sebebiyle hakkında başyazı yazan Prof. Osman
Turan’a, hiç değilse bir teşekkürle karşılık vermez;
yine Süreya’nın ifadesiyle
“yüzüne bile bakmaz”.
Şahdamar yayımlandığında, Necip Fazıl’ın kitap
hakkında bir yazısı çıkar. Çile şairi, bekler ki Kara-
koç gelip bir teşekkür etsin. Çünkü Necip Fazıl’ın,
bir gencin şiir kitabını tanıtan hatta takdir eden bir
yazı kaleme alması, az görülmüştür. Ne ki, Sezai
Karakoç’tan hiç ses çıkmaz. Sebebini hatıralarında
şöyle açıklar:
“Ben bu tür ilişkileri beceremem. Yazı ya-
zanları bulup teşekkür etmek, bana sanki kendime önem
vermek gibi gelir. Utancımdandır, ilgisizliğimden değil,
arayıp teşekkür etmeyişim. Çok kişi, şiirini, yazısını götü-
rür şuraya buraya. Her yerde, şiirini her vesileyle okumak
ister. Bense bunlardan kaçındığım için...”
25
Sezai Karakoç, görene, görmeyi bilene ‘gizli’ bir şair
değil- dir. Onun şairliği ve düşünce adamlığı yanın-
daki önemli özelliklerinden biri de, eleştirdiği çağın
ve sistemin imkânlarından faydalanmayı en aza
indirgemiş oluşudur. Ne TV ekranlarında görürüz
25
Sezai Karakoç;
Hâtıralar
,
Diriliş, S. 127-128, 20 Ağustos 1991.
1...,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27 29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,...198
Powered by FlippingBook