24
Çok müşkül durumlarda bile, en yakınlarından yar-
dım istemekten çekinir. Bir ara parasızlıktan evine
kapanmak zorunda kalır; evinde de doğru dürüst
yiyecek bir şey olmadığı için, açlıktan halsizleşip
baygınlık geçirir, hastaneye kaldırılarak tedavi altı-
na alınır.
20
Karakoç’un, güçlüğü omuzlayan bir yaratılışı vardır.
Hayatı boyunca hep zor işlere talip olmuştur. Ser-
mayesiz, parasız pulsuz dergi, hatta günlük gazete
çıkarmak, eserlerini kendi yayınevinden başka bir
yerde yayımlamamak, Türkiye’nin en büyük kenti
İstanbul’da bir başına yaşamak, bu güçlüklerin bir-
kaçıdır.
Disiplin ve düzen âşığıdır. Saygılı ve saygı bekleyen
bir insandır. Laubaliliği sevmez. Bir yönüyle resmî-
dir. Sokakta karşılaşan birinin ‘Sezai abi nasılsın?’
sorusunu, kendine has bir kızgınlıkla ‘Ne abisi, ben
senin nereden abin oluyorum!’ cevabıyla muhatabı-
nı güç durumda bırakabilir.
21
Fazla konuşmaktan hoşlanmaz. Genellikle susmayı
ve sessizliği tercih eder. Kalabalık mekânlar da, ona
fazla sevimli gelmez. “
Bu kentin bütün kahvelerini do-
laştım. Aradığım küçük bir sessizlikti.”
der.
Karakoç, hayatında sadece bir kez, bir piknikte, bir
toplulu- ğun karşısına geçip kendi şiirini okur. O
zaman henüz yayımlanmamış olan ve ilk kez orada
20
Turan Karataş;
Baktıkça Büyüyen Bir Şahsiyetin Yazıyla Çıkarılan Fo-
toğrafı
, Şair ve Düşünür Sezai Karakoç Sempozyumu, Fatih Belediyesi
Yayınları, İstanbul 2011.
21
Turan Karataş; a.g.y.